yegan sasik psikolog
@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz.

Ergenlik döneminde aşk acısı

Ergenlik dönemindeki çocuğun ilk aşkında, flörtünde ve aşk acısında anne baba nasıl bir tavır takınmalıdır? Uzman Psikolog Yegan Sasık Pudra.com için anlatıyor.

Yazıma Can Dündar’ın ‘Eğer’ adlı şiirinin son mısraları ile başlamak istiyor ve şiiri okumanızı tavsiye diyorum. ‘Çok yaşayınız ve siz de görünüz’…

Ergenlik döneminde aşk acısı

Şiirde ‘aşk’ olgusu, bireyin duygu durumları ile tanımlanmaya çalışılmakta.

Bilir misiniz, ergenlik döneminde gençler sürekli yazarlar. Hangimiz ‘aşk’ın ne olduğu ya da kime, ne zaman hissettiğimizin ‘aşk’ olduğu veya olmadığına dair kati görüşler sunabiliriz ki?

O halde büyümekte olan çocuğunuzun gençlik döneminde yaşayacağı ‘aşk’ları; platonik veya karşılıklı, sorgulamamak onlara bu süreçte vereceğiniz en basit ve bir o kadar da en temel destek sağlayıcı davranış olacaktır.

Ergenlikte başlayan cinsel merak

Erken çocukluk dönemi sonrası, ilkokul yıllarına denk gelen 7-12 yaş arasında çocukların cinselliğe karşı merakı sönmüş ve kontrol altına alınmıştır. Buna bağlı olarak, çocukların yeterlilikleri çerçevesinde bilişsel (akademik) ve sosyal (spor, hemcins akranlar ile ilişkiler) alanlarda yüksek performans ve başarı gözlemlenir.

12-18 yaşlar arasında ise ‘ergenlik’ olarak adlandırılan dönem başlar. Ergenlikle birlikte cinsel içtepiler tekrar uyanır ve bu evre yetişkinlik boyunca devam eder.

Ergenlik yaşı düştü

Ergenlik dönemi cinsel merak, cinsellik, ilişkiler ve aşk/flört kavramlarından söz etmeden evvel üzerinde durmak istediğim bir konu var. Değişen yaşam koşulları ve teknoloji ürünlerinin aracılığı ile her türlü bilgiye; kimi zaman yaş seviyesi adına uygunsuz nitelikte olanlara kolay erişebilirlik, cinselliğin pazarlama sektöründe yaygın kullanımı ve hedef kitlenin çocuklar olması, yetişmekte olan kuşağın yapısının ‘hızlı tüketim’ temelli oluşu ve kimi zamanda biyolojik faktörlerin etkisi ile literatürde genellikle kızlarda en erken 12 yaş, erkeklerde ise 13 yaş olarak beklediğimiz ergenlik dönemi başlangıç belirtilerine günümüzde kızlarda 10 yaş, erkeklerde ise 11 yaş civarı rastlıyoruz.

Doğası gereği zor olan bu dönemin başlangıç yaşının aşağıya düşmesi hem çocuklar hem de ebeveynleri tedirgin edebilmekte. Siz ebeveynlere önerim, elinizden geldiğince çocuklarınızın ‘çocukça’ yaşamalarını sağlamaya çalışmanız olacaktır. Yaş normalleri haricinde talep, merak ve fiziksel değişimleri fark ettiğinizde ise önce bir tıp doktoruna, sonrasında ise ruh sağlığı uzmanına danışmanız gidişat ile ilgili danışmanız sürecin daha yumuşak geçişliliğine temel oluşturacaktır.

Tensel temasın başladığı dönem

12-14 (ideal ergenlik dönemi başlangıcı olarak belirtilmekte) yaş arası kız ve erkek çocukları beden ve zihinlerinde başkalaşımlara maruz kalırlar. İki cins için de artık ‘çocuk’ değil ‘genç’ olmak söz konusudur. Bu dönem içerisinde gençlerin ilgisi yoğun olarak iki nesneye yönelir: kendi beden ve kişilikleri ile karşı cins.

Daha önceki yaşlarda hemcins akran grupları ve aktiviteleri revaçtayken, artık taze gençler karma gruplarda (kızlı erkekli) yer alır ve karşı cins ile dokunsal temas (anlamsız itişmeler, saç çekmeler, kovalamacalar, vb) içerikli oyunlara rağbet ederler.

İlk ilişki

Tüm bu oluşumların beraberinde elbette gençlerin karşı cinse yönelik duyguları su üzerine çıkar. Bu duygular, ilk ilişkilerin de habercisidir.
İlk ilişki kısa veya uzun süreli olabilir. İlişkinin süresi, gençlerin duygularının yoğunluğu ile ilişkili değildir.
Araştırmalar kız ergenlerin, erkeklere oranla ilişkilerinin daha uzun süreli olmasını istediklerini ve ilişki bitiminde kızların daha yoğun üzüntü yaşadıklarını gösteriyor.

Yapılan bir başka araştırma ise 12-18 yaş arası yaşanan ilişkilerin niteliğinin (süre ve yaşanılanlar) akran grubunun yapısı ile ilişkili olduğunu gösteriyor.

Ve son olarak paylaşmak istediğim bir başka araştırma bulgusu ise; aile ortamı huzursuz olan, anne ve/veya babası ile yakın ilişkide olmayan gençlerin, aileleri ile yakın ve huzurlu ilişkileri olan akranlarına kıyasla daha erken yaşta ve daha riskli ilişkiler deneyimledikleri yönündedir.


Ergenin ilk ilişkisinde ailenin tutumu nasıl olmalı?

Cinsel uyarılma, merak ya da akran grubu dinamiği ile başlıyor olabilir gençlerin ilk ilişkileri. Ya da bunların hiçbirinin etkisi yoktur. Bilemeyiz… Burada önemli olan, siz anne ve babaların çocuklarınızın öncelikle mahremiyetine sonrasında ise duygularına saygılı olmanızdır. Evladınızın sizinle paylaştığı kadarı ile yetinmeli, mutsuz ya da öfkeli olduğu anlarda üzerine gidip sorgulama, onu ya da ilişki yaşadığı kişiyi eleştirmek yerine sükûnetinizi korumalı ve onun size gelmesini beklemelisiniz. Ayrıca, sorunlarını tek başına çözmeye çalışmayı tercih ediyor oluşunda da bir problem olduğunu düşünmüyorum!

Fikrinizi almak istediğinde, önce ona duygularını sorun. ‘Şimdi ne hissediyorsun?‘ Ya da ‘İşler istediğin gibi gitmezse ne hissedersin?’, ‘Annen/baban olarak ne yaparsam sana iyi geleceğini düşünüyorsun?’…vb. Birçok ebeveyn, çocukları onlarla bir şeyler paylaştığında ‘Sen de çok abartıyorsun!’, ‘….olsa ne olacak, sonunda ölüm yok ya!’ gibi söylemlerde bulunuyorlar. Bu gibi söylemlerin anne-baba ve çocuk arasındaki mesafeyi artırmak haricinde bir işe yaramadığına emin olabilirsiniz.

Çocuğunuz aşk acısı yaşıyorken ne yapmalısınız?

Diyelim ki kızınız/oğlunuz sevgilisinden ayrıldı ve çok mutsuz; yemiyor, içmiyor, notları düşmekte. Öncelikle ‘aşk’ acısı çeken birinin bu belirtileri göstermesi normal, onu bir hatırlayalım. Sonrasında ise bu belirtileri gösteriyor diye evin içerisinde bir ‘hasta’ varmış gibi davranmaktan vazgeçelim. Durumu siz anne ve baba normalleştireceksiniz ki, çocuğunuz da sizin normalliğiniz içerisinde akıp gitsin…

Ama burada önemli olan nokta, normalleştirmek ile yok saymanın karıştırılmaması! Bu dönem içerisinde beraber zaman geçirmeye çalışın; en azından yemek saatlerinde. Yemek saatlerinde anne ve/veya baba, o yaşlardaki anılarını, tecrübelerini keyifle paylaşabilir mesela. Notları ile ilgili endişe etmeyin ve baskı yapmayın. Süreç tamamlandığında, normal performansını sergilemeye devam edecektir.

Süreç tamamlanmadan ise ne kadar bağırıp çağırsanız boşa nefes harcayacak ve boşa gerilim yaratacaksınız, unutmayın. Yapmanız gereken, desteğinizi esirgememek ve onu anlamaya çalıştığınızı ona hissettirmenizdir. Gerisi kendiliğinden düzelecektir zaten.

Ancak kimi durumlarda gençler yaşadıkları kimi olumsuz deneyimlerin ve belki olumsuz aile ilişkilerinin sağladığı temel üzerine bir de ilk ilişkinin sonlanması eklenince uzun süreli ve olumsuz duygu durumlar yaşantılayabilirler. Bu gibi durumlarda onlara da fikirleri sorularak, bir uzmandan destek almak iyi olma halini hızlandırabilir.

Aşk bir ihtiyaçtır!

M.Sungur’un dediği gibi ‘aşk’ bir ihtiyaçtır ve çoğunlukla insanlar benzer hissiyattadırlar. Olgunlaşmamış sevgi olarak tanımlanan bu durumun acısının az olduğu ise kesinlikle söylenemez; yaş kaç olursa olsun.

‘Dişi’ olmak kız çocuğu için ‘anne gibi’, ‘eril’ olmak ise erkek çocuğu için ‘baba gibi’ olmaktır. Dolayısıyla evladınızın ilişkisini ve /veya aşk acısını nasıl yaşadığını, üstesinden gelme yöntemlerini gözlemler ve hatta kimi zaman eleştirirken lütfen durup bir kendinize bakın. Belki de karşınızda sizi aynalamaya çalışan, tecrübesiz bir insan yavrusu görürsünüz. Ve belki o zaman onu daha iyi anlarsınız. Kim bilir?

‘Ben o yaşta böyle değildim’ demeyin…

Aynı zamanda yaşamıyorsunuz. Unutmayın!

Nazım’ın dediği gibi; ‘…sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı?’

Önce kendinize ve evlatlarınıza güvenin. Göreceksiniz, üstesinden gelinemeyecek dert yok.


 
POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER