Pudra.com 18.09.2012

Gitmek mi zor, kalmak mı?

Yürümeyen bir ilişkiyi bitirmeye veya sürdürmeye nasıl karar verilmeli? Ayrılık acısıyla baş edilir mi? Psikolog Dr. Başak Demiriz'in ayrılık psikolojisiyle ilgili saptamaları Pudra.com'da.

Araştırmalara göre, ayrılıklar aslında insanlara korktukları kadar zarar vermiyor.

Gitmek mi zor, kalmak mı?

Çoğumuz, ilişkimizin iyiye gitmediğini, aşkın, sevginin kalmadığını bile bile, ayrıldığımızda daha mutsuz olacağımıza inandığımız için ayrılamayız. Böyle zamanlarda içinden çıkılmaz bir durumda kaldığımızı hissederiz, ayrılmak mı zor beraber kalmak mı? Ayrılma hesapları yaparken, geleceği görebilen bir falcı edasıyla başlarız ileriye dönük kehanetlerde bulunmaya; ayrılırsam yalnız kalacağım, bir daha kimse beni sevmeyecek veya ben bir daha kimseyi sevemeyeceğim, mutsuz olacağım, tek başıma bu hayatla baş edemeyeceğim…

İleriye dönük olumsuz çıkarımlar yapmak, fikir yürütmek, evrensel olarak birçok insanın yaptığı bir düşünce hatasıdır. Dr. Burns’ün “falcılık” diye tanımladığı bu düşünce hatasını, sonunun ne olacağını kestiremediğimiz durumlarda sık sık yaparız. “Falcılık” yaparken, maalesef, geleceği bilmemiz mümkün olmasa da, her şeyin olumsuz olacağına dair sonuçlar çıkarır ve buna inandırırız kendimizi.

Sınava girmeden önce bir çocuğun “kesin bilmediğim konulardan soracaklar” diye kaygılanması veya boşanma arifesindeki bir kişinin “bir daha hiç mutlu olamayacağım” şeklindeki korkuları aslında sadece “falcılık” sonucu ortaya çıkan düşüncelerin ürünüdür. Bu tip düşüncelere inanan kişilerin gelecek için umutsuzluğa kapılması, kaygılanması ve çaresiz hissetmesi kaçınılmazdır.

Umutsuzluk duyguları, diğer yandan, insanın yapmak istediklerine engel olabilir, cesaretini kırabilir. Ayrılınca mutsuz olacağına inanan kişi ayrılmaktan vazgeçip, mutsuz bir ilişki içinde yıllarını harcayabilir.

Umutsuzluğun yol açtığı endişelerden kurtulabilen kişiler, içinde bulundukları olumsuz durumları daha kolay değiştirebilirler.

Gerçek, çoğu zaman yarattığımız ve inandığımız endişe dolu senaryolardan daha insaflıdır. Bunu kendi hayatınıza veya etrafınızdaki insanların yaşadıklarına bakarak da test edebilirsiniz. “Ayrılırsam bu hayatla tek başıma baş edemem” diyen çoğu kişi, ayrılığın ardından, çok geçmeden hayata yeniden sarılmıştır veya “kesin bir daha böyle bir aşk yaşayamam” diyen çoğu kişi o “unutulmaz” aşkın ardından tekrar aşık olmuş ve yeni bir ilişkiye başlamıştır.

Ayrılıklar ve sonrası üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları, “Uygulamalı Sosyal Psikoloji Bülteni” adlı bir Amerikan dergisinde yayınlanmıştır. Ayrılık planlayan kişilere ayrılmadan önce ve ayrıldıktan bir süre sonra bir anket düzenlenmiş ve bu kişilerin ayrılığa dair duygu ve düşünceleri saptanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, ayrılıklar, insanların hayatlarını, korktukları veya zannettikleri kadar kadar kötü etkilememiştir. Hatta, ayrılan kişilerin hayata eskisi gibi devam etmeleri umduklarından çok daha çabuk olmuştur.

Yukarıda bahsedilen araştırmanın da gösterdiği gibi “falcılık” yapmak aslında bizi gerçeklere götürmüyor, tam tersine gereksiz endişelenmemize neden olur. Bu nedenle, umutsuzluğa yola açan olumsuz düşünceleri gerçekçi bir şekilde tekrar tekrar gözden geçirmek gerekir. Yürümeyen bir ilişkiyi bitirmek veya sürdürmek kararını veririrken de ortaya çıkan düşünceler sınamalı, “falcılık”tan kaçınılmalı, verilen kararların altında yatan nedenler ortaya çıkarılmalıdır.

Ayrılmak dünyanın sonu değil
İlişkiyi bitirmekte tereddüt yaşanıyorsa bu tereddütün sebebleri de gerçekçi olarak değerlendirilmelidir. Bazı çiftler çocuklar yüzünden yürümeyen bir ilişkiyi sürdürmeye çalışırken, bazıları da ekonomik sebeplerden ayrılamazlar. Bununla beraber, bir ilişki içinde karşınızdaki kişi size mutluluktan çok mutsuzluk, kızgınlık ve hayalkırıklığı gibi duygular yaşatıyorsa, sizi kullanıyor veya istismar ediyorsa ve siz hala ilişkiyi bitirmeye cesaret edemiyorsanız, büyük bir olasılıkla ayrılınca daha mutsuz olacağınıza ve hatta bunun baş edilmesi mümkün olmayan bir acıya dönüşeceğine inanıyorsunuzdur. Unutmayın ki insanlar hiç ummadıkları acılarla baş edebilecek donanıma sahiptir.

Çift terapisti Dr. Berman, mutsuz ilişkileri bitirmeye karar verenlere şu tavsiyelerde bulunmuştur: Ayrılma süreci dramatik ve uzun olmamalı, dürüst, açık ve kısa olmalıdır. Ayrılmak için yapılan konuşmalarda karşınızdakini acıtmak, hınç almak, suçlamak gibi duygularla hareket etmek yerine, ayrılmak istemekteki nedenler dürüst olarak ifade edilmelidir. Bu konuşmaların tartışmaya dönmesine izin verilmemelidir.

Ayrıca, ayrılık yüz yüze konuşarak yapılmalı ve hiçbir zaman, her ne kadar daha kolay gözükse de, telefonla, internet veya telefon mesajıyla yapılmamalıdır. Yüz yüze yapılmayan konuşmalarda, kişiler kendilerini daha cesur hissedip, yüz yüzeyken söylemeyi tercih etmedikleri sözler söyleyebilirler. Ayrıldığınız kişiyle tekrar karşılaşma ihtimalini de göz önünde tutarak, ayrılma mümkün olduğunca medeni bir şekilde, karşılıklı saygı yitirilmeden yapılmalıdır. Böylelikle, ayrılıktan sonraki karşilaşmalarda taraflar birbirlerine daha kolay “dayanabilirler.”

Her ne kadar zor gözükse de ayrılık dünyanın sonu değildir. Yukarıda bahsedilen araştırmayı unutmayın, ayrılıklar zannettiğimiz kadar kötü sonuçlar getirmez, hatta çogu zaman kişilere daha da mutluluk getirir. Yeter ki siz kendinizi sevin, kendinize güvenin, umudunuzu yitirmeyin ve “falcılık” yapmaktan uzak durun. Diğer yandan, karşılıklı bir kararla ilişkiyi devam ettirme niyetindeyseniz, sevginin hala devam ettiğine inanıyorsanız ama problemlerle baş edemiyorsanız, birçok ilişkinin “onarıldığı” çift terapisine başvurmanız faydalı olabilir.

Psikolog Dr. Başak Demiriz

Basakdemiriz.com


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER