› 
 › 
Junoastrology.com 09.02.2015

Ay-Pluto ve Ay-Uranüs açılarından nasıl etkileneceğiz?

Ay'ın Pluto ve Uranüs'le yaptığı açılar aidiyetlerimizi, bağlarımızı sorgulayacağımız bir döneme işaret ediyor. Juno Yıldız Gözlemcisi "Yaşadıklarımızı nasıl bir bakış açısıyla değerlendirmeliyiz?" sorusunun cevabını yazdı.

Ay Terazi Burcunda olunca uyumu ararız. Kavgadan değil uzlaşmadan yana olur yüreğimiz. Ama gökler, uyum aradığımız yerlerden tokat yiyerek ayılmak anlamına gelen deneyimlerin hayatımızda ya da kaygılarımızda olduğuna delalet ediyor. Ay, Kuzey Ay Düğümü ile kavuşumda. Güney Ay Düğümüne ve onunla birleşimde olan Uranüs'e karşı, Pluto’ya ise kare açı yapıyor. Yani biz yaşayacaklarımız ya da daha önce yaşanmışlar üzerinde düşünüp bulacaklarımız sayesinde ”uyumlanma” tanımımızı değiştiriyoruz.

Ay-Pluto ve Ay-Uranüs açılarından nasıl etkileneceğiz?

Ay'ın Pluto ve Uranüs'le açısı bizi nasıl etkileyecek?
İnsan büyük bir ailenin parçası olduğunu bilerek ve fiziksel, duygusal, zihinsel boyutta aidiyetler kurarak yaşamak ister. Aidiyetlerimiz, bize ”hayatla aramızdaki göbek bağları” gibi gelir ve bunları koruyup geliştirdikçe kendimizi güçlü, sağlam ve gelişebilir hissederiz. Ama bazen de aidiyet hissettiğimiz insanlardan bireyliğimizi tehdit eden boyutta baskı görürüz. Olduğumuz gibi kabul görmediğimizi ve destek alamadığımızı fark ederiz. Bazen en yakınlarımız tarafından ihanete uğrar, ortada bırakılır, göz ardı edilir ya da basitçe bize kendimizi ”harcanmış” hissettiren bir darbe yeriz. Ya da aidiyetlerimizin getirdiği sorumluluklar altında ezildiğimizi farkeder ve tuzağa düşmüş ya da kurban edilmiş hissederiz. Yani aidiyetler geliştirici ve güçlendirici olduğu kadar, yok edici, hiçleştirici, eziyet verici, incitici de olabilirler.

Böyle olduğunda ya saldırganlaşır, yakıp yıkar, kendimizi savunmak için aidiyetlerimizi zedeler ya da kaybetme endişesi ile süner, siner, gölgeli hatta karanlık bir boyun eğiş sergiler ve ne ne olursa olsun kendimizi kökleri zedelenmiş hissetmekten kurtaramayız! İnsan böyle sert ve acı deneyimler yaşayınca, anlam duygusunu ve hayat enerjisini korumakta zorluk çekmeye, kendine ve hayata güvenini kaybetmeye, hatta tükenmişlik sendromu yaşamaya başlayabilir.

Böyle bir olayın ya da olaylar serisinin hayatımıza ne katacağını, kaybettiklerimizin yerinin nasıl dolacağını ya da kaybetmemek adına katlandıklarımız yüzünden azalan onur ve özgürlük hissini, hayattan aldığımız lezzeti nasıl ayakta tutacağımızı görmekte zorluk çekeriz ve bunun tek bir cevabı vardır: İnsanın aidiyeti insanlara, eşyalara, konumlara ya da topluluklara değildir. İnsanın gerçek aidiyeti ruhunadır!

Hayatta olma hakkımızı bize ailemiz, genlerimiz, çevremiz, mallarımız, mülklerimiz vermez. Bize can veren ve hayatta kalmak için sürekli olarak enerji veren Rab’dır. Hayatımızda olanlar, oraya evren tarafından yerleştirilmiştir. Hayatımızdan çıkanlar da yine evren tarafından çıkartılır. Ve biz gidenleri gönderebilme, olanları kabullenebilme, gelenlere uyumlanabilme gücünü, ruhumuzdan alırız. İmanımız, ruh ile bağımız ne kadar güçlü ise, hayat içinde ayakta durabilme yeteneğimiz o kadar güçlüdür.

Birileri bize acı veren bir şey yaptığında ve canımız yandığında, buna verebileceğimiz hiçbir sert karşılık ya da suskun ve küskün kabulleniş, bizi hayattan hoşnut etmez. Hoşnutluk ve güçlülük hissini verecek olan tek şey, bunun evren tarafından sunulmuş bir deneyim olduğuna iman etmek ve ruha tutunmayı hatırlamaktır. Aksi takdirde derin bir kayboluşa sürüklenmek, isyanlara gark olmak, sonradan kendimizden nefret etmemize neden olacak şeyler söylemek ya da yapmak, ya da tüm enerjimizi acı ve çıkışsızlık hissi ile tüketip hasta olmak işten bile değildir.

Bu dönemde yaşadıklarımızı nasıl değerlendirmeliyiz?
Dün ve bugün, bize böyle hissettiren anılarla, olaylarla, kaygılarla yüzleşmemiz mümkün! Böyle deneyimler ya da hissedişler bize şunu söyletmek için var: ”Ben hiç kimseye ve hiçbir şeye değil, sana aitim! Ben hiçbir şey ve hiç kimse sayesinde değil, senin arzun ve desteğin ile ayaktayım. Beni yaşatan, doyuran, koruyan ve gerçekten seven sensin. Ben seninle varım. Ve yaptığım şeyleri başkalarını hoşnut etmek, yanımda tutmak için değil, seni hoşnut etmek için yaparım.

Hiçbir hizmetim, hiçbir teslimiyetim insanlara ya da kazanımlara değildir. Boyun eğdiğim zaman, başkalarının iradesi, korku, kaygı değildir bana bunu yaptıran, senin yasalarına duyduğum saygı ve insanlığıma yakışandan uzak düşmeme gayretidir. Bazen değiştirilmesi mümkün olmadığı için olduğu gibi kabul ettiğim şeyler, yolumun bir parçası olan sınavlar, beni daha yeterli ve daha güçlü kılarlar. Ayak uydurmakta zorlandığım değişimler olabilir. Alıştıklarımdan mahrum kalabilirim. Ama hiç kimse, hiçbir olay ve hiç bir yoksunluk benden asıl değerli olanı, yani seninle olan bağımı alamaz.

Ruhum aracılığı ile seninle kurduğum bağ, benim hayatla aramdaki gerçek göbek bağıdır. Bu benim varlık hakkımın ve bir insan olarak değerimin en açık kanıtıdır. Bunu bilmek için kimsenin onayına ve desteğine ihtiyacım yoktur. Zayıflığımdan değil, senin verdiğin dirayet ve bundan duyduğum onur ile kabul ederim hayatın getirdiklerini. Sana teslim olur ve bu sayede çıkışı bulacağıma ya da bir süreliğine yürümem gereken bu dar yolda güç ve her şeye rağmen huzur bulacağıma iman ederim. Senden gelen dersler ve deneyimler, beni bazı insanlar ve konumlardan uzaklaştırsa da, snan yakınlaştırır. Ve bilirim ki, ben seninle asla yalnız, çaresiz, savunmasız, güçsüz değilim. Şükürler olsun.

Junoastrology.com


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER