› 
 › 
Pudra.com 06.03.2012

Cartier'in müthiş serüveni bu videoda!

Cartier, yeni kurumsal filminin prömiyerini 29 Şubat 2012 tarihinde tüm dünya ile aynı anda ülkemizde gerçekleştirdi. Cartier, tarihinde ilk kez, hayal dünyasını kendi ikonu haline gelmiş ilham perisi Panter’in gözünden dünyaya yansıtıyor.

Cartier, mücevher üreticiliğindeki yaratıcı servetini ve Louis Cartier’nin seyahatlerinden aldığı ilham kaynaklarını yansıtan yeni kurumsal filminin prömiyerini 29 Şubat 2012 tarihinde tüm dünya ile aynı anda ülkemizde gerçekleştirdi. Filmde Cartier markasının yaratıcılığının arkasındaki gücü oluşturan önemli kültürel etkilere ve sıra dışı insanlara odaklanılıyor.

Cartier'in müthiş serüveni bu videoda!

Filmin hikâyesi, büyük Parisli mücevhercinin ortaya çıkışına şahitlik etmiş olan efsanevi mekânlarda geçiyor. Hikâye, mağrur hayallerle gerçek hayatın Paris’ini bir araya getiren Grand Palais’de başlıyor. Grand Palais’nin Cartier için önemi, sarayın ele avuca sığmaz planının 20.yüzyıl başlarında, Cartier markasının geleceğini şekillendirdiği dönemlerde tasarlanmış olması. Mekanın tercih edilmesinin bir diğer nedeni de, Cartier kardeşlerin hayran olduğu dünya sergilerine ev sahipliği yapması.



Paris’te başlayan hikâye Rusya, Hindistan ve Çin’e kadar uzanıyor. Prag’da Haziran 2011’de başlayan filmin çekimleri Eylül ayında Paris’te sona eriyor. St.Petersburg’un canlandırıldığı karlı sahneler Prag şehrinin eteklerinde bir hava alanında çekiliyor. Haziran ayında parlayan güneşin altındaki yamaç yapay kar ile kaplanıyor. Diğer bütün mimari özellikler ise bilgisayar ile yaratılıyor.

Hint sarayını yansıtan sahneler, baş set tasarımcısı Franck Benezech tarafından Cartier’nin yakut, zümrüt ve safir taşlarıyla bezeli mücevherinden ilham alınarak Hint sarayının iç mekânını fantastik bir bitki dekor ile yansıtıyor. Mimaride de 16. ve 17. Yüzyıl Babür mimarisinden esinlenilmiş. Beşte bir ölçeğinde küçültülen setin kurulumu altı haftada tamamlanıyor. Bu mekân Cartier Koleksiyonu’nda yer alan parçalara hayat verecek bir sahne olarak tasarlanıyor. Bugün bu parçalar dünyanın dört bir yanındaki müzelerde sergileniyor.

Alberto Santos-Dumont’un canlandırıldığı sahnelerde ise filmi gerçekçi kılmak amacıyla Cartier, 1906 yılında Alberto Santos-Dumont tarafından üretilen “14-bis” model uçağın neredeyse birebir replikasını yaptırıyor. 7 metre eninde, 13 metre uzunluğundaki replika türünün tek örneği.

L'Odyssée de Cartier


Kahraman: Dişi Panter
Bu sıra dışı hikâyenin yadsınamaz kahramanı ise 1930’lu yıllarda özgür ruhlu Cartier markasının Sanat Direktörü olan Jeanne Toussaint tarafından Cartier’nin mücevher sanatındaki uzmanlığının simgesi olan Panter. Filmde panter, gücü ve özgürlüğü sembolize ediyor. Dolayısıyla tehditkâr, kibirli ve cezbedici bir şekilde resmediliyor. İçinden geçip gittiği dönemin ruhunu yansıtmak için dönemle ve atmosferle birlikte o da dönüşüm geçiriyor. Özgürce dolaşan panter, hayatı pençesiyle kavramak ve hayatı doyasıya yaşamak için keskin ve zümrüt gibi gözleriyle etrafındaki dünyaya uyum sağlamış biçimde, içgüdülerini takip ediyor.

Hayvanların doğal yaşamını bozmamak için filmde dönüşümlü olarak üç genç panter rol almış. Cali, Tiga ve Damou ismindeki panterler, doğal ortamları dışında doğdukları günden beri Thierry Le Portier tarafından yetiştirilmiş. Kendini işine adayan uzman Le Portier, film yapımcılığı dünyasında saygıdeğer bir konumda yer alıyor. Thierry, sinema dünyasına Binbir Gece Masalları ile başlıyor.
Çekimler Thierry Le Portier eşliğinde, panterlerle hem stüdyoda hem de İtalya, İspanya, Paris Grand Palais ve Place Vendome’de yapılıyor. Sinemasal anlamda nadir görülebilecek biçimde film, Panter’in aynı odayı uluslararası model Shalom Harlow’la paylaştığı bir sahneyle bitiyor. Panterlerin dışında İspanya’daki sahnelerde Asyalı bir fil de filmde yer alıyor.

Rüyaları ve gerçekliği harmanlayan yaratıcı kadro
Bu görkemli filmin yönetmen koltuğunda dünyanın önde gelen reklam filmi yönetmenlerinden biri olan Bruno Aveillan yer alıyor. Bruno film hakkındaki düşüncelerini“Filmin büyüsü esas olarak bizim kapasitemize bağlıydı ve aslında baştan sona canlı bir panterle yapacağımız bu film, bizim için büyük bir meydan okuma niteliğindeydi.” şeklinde dile getirdi. Yönetmen stüdyo dışında yapılacak çekimler için 60’a yakın kişiden oluşan bir ekiple çalıştı. Özel efektlerden sorumlu olan ekipte ise 6 aydan fazla bir süredir çalışan 50’ye yakın tasarımcı yer alıyor.



Filmin müziğini True Enough ve Paris Je T'Aime gibi filmlerin müziklerine de imza atan, Harry Potter, Lord of the Rings ve Starwars gibi gişe filmlerinin müziklerinin kaydedildiği Londra'daki Abbey Road stüdyolarında çalışmış olan ünlü aranjör ve orkestra müzikleri bestecisi Pierre Adenot yaptı. Cartier’nin tarihinde ilk kez marka ruhunu müzik formunda ifade etme yolunu seçtiği orijinal film müziğine, insanın tekrar tekrar çalınmasını isteyeceği, zamana ve mekâna uyan, minor anahtarları ve major perdeleriyle, piyano veya çello ile hayat bulan neşeli bir vals havası hakim. Adenot, film müziği için telli çalgılar, üflemeli çalgılar, perküsyon, arp ve piyanodan oluşan 84 parçalık bir orkestrayı yönetmiş. Parçayı 60 kadın ve çocuk sesinden oluşan bir koro seslendiriyor.


Paris, 13 rue de la Paix

Köşkün Hanımefendisi
Filmin son sahnesinde panter ile başrolü uluslararası süper model Shalom Harlow paylaşıyor. Harlow, filmde Cartier kadınının özgür, zarif ve tutkulu ruhunu yansıtıyor.

Shalom Harlow filmde, Monica Belluci pırlanta ve inci küpeleri, 13.4 karatlık oval kesim tektaş yüzüğü, 51.58 karat yeşil beril, zümrüt ve pırlantalarla bezeli bir benzeri daha olmayan platin Panter bilezik setiyle büyüleyici bir güzelliğe sahip.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER