16.05.2018

Hipertansiyon değerleri yeniden belirlendi

Türkiye'de, 40 yaşın üzerindeki her 2 kişiden 1'i hipertansiyon hastası. Kilo yatkınlığı sebebiyle Türk kadınlarında hipertansiyon daha fazla görülüyor!

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, hipertansiyon ve onun oluşturduğu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 2020 itibariyle 23,4 milyona yükselmesi bekleniyor.

Hipertansiyon değerleri yeniden belirlendi

Türkiye'de 40 yaşın üzerindeki her 2 kişiden 1'i hipertansiyon hastası ve toplam 15 milyon hipertansiyon hastası var. Türk toplumunda kadınların daha hareketsiz olması, kilo yatkınlığı ve hormonal faktörler nedeniyle Türk kadınlarında hipertansiyon daha fazla görülüyor.

17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü sebebiyle görüş bildiren İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler, ülkemizde yüksek tansiyon farkındalık seviyesinin halen düşük olduğunu belirterek erken teşhisin önemine dikkat çekti ve en son açıklanan hipertansiyon değerleri hakkında bilgi verdi.

Dünyadaki hastalık ölümlerinin 3'te 1'inin nedeni kalp damar hastalıkları
 
Yapılan tüm çalışmalara rağmen kalp-damar hastalıkları son 20 yılda büyük bir artış göstererek dünyadaki hastalık kaynaklı ölümlerin üçte birinin nedeni oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2005 yılında 17,5 milyon kişi hayatı hipertansiyon ve onun oluşturduğu hastalıklar nedeniyle kaybetti. Yine DSÖ'nün verilerine göre yapılan tüm çalışmalara ve bulunan yeni ilaçlara rağmen 2020 yılında bu rakamın 23,4 milyona yükseleceği öngörülüyor. 
 
Hipertansiyon değerleri yeniden belirlendi!

2017 Amerikan Kalp Derneği Hipertansiyon Kılavuzu'na göre artık 130/80'in üzeri hipertansiyon olarak kabul ediliyor. Bu yeni kılavuza göre, kan basıncı 130/80 mm/hg'nin üzerinde olan kişilerin ilaç tedavisi alması gerekecek ve bu rakamlara göre ülkemizdeki hipertansiyonlu hasta sayısı artacak.

Tansiyonun, “vücutta dolaşan kanın damarlara yaptığı basınç” olarak tanımlandığını belirten İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler, Amerika'da geçtiğimiz yıl açıklanan yeni hipertansiyon kılavuzundaki önemli değişiklikleri şöyle özetledi:

"2015 yılından sonra yapılan çalışmalar sonucunda, yüksek tansiyon sınırının 120/80 mm/hg'ye düşürülmesi sonucunda, hipertansiyona bağlı olarak kalp ve beyinde görülen hasarlar ve bundan kaynaklanan ölümlerde azalma olduğu görüldü. Son olarak ise, 2017 yılında yayınlanan Amerikan Kalp Derneği tarafından yayınlanan Hipertansiyon Kılavuzu'nda 130/80 mm/hg'nin üzerindeki değerler yüksek tansiyon olarak değerlendirilmeye başladı."
 
Hiçbir belirti vermeyen hipertansiyon daha tehlikeli

Hipertansiyonun belirtilerinde genellikle, beyin üzerinde oluşan basıncın etkisiyle ortaya çıkan belirtiler ön planda olur: Baş ağrısı, baş dönmesi, yüzde kızarıklık; kalp çarpıntısı, kolay yorulma gibi. Bu belirtilerin olmasına aslında biz seviniyoruz çünkü hasta hipertansiyonu olduğunun farkına varıyor. Bir de hiçbir belirti vermeyen hipertansiyon tipleri vardır. Tansiyonu yüksek olur ama hastanın şikayeti olmaz. Biz bu tip hipertansiyona “sessiz katil” diyoruz. Çünkü hastanın haberi olmadığı için önlem almıyor, yaşam tarzı değişikliğine gitmiyor, sonuç olarak hipertansiyonun yapacağı zararlı şeylere çok daha açık bir şekilde maruz kalıyor.”
 
Türkiye'de hipertansiyon yeterince ciddiye alınmıyor

Türkiye'deki hipertansiyon bilincinin halen düşük seviyelerde olduğunu belirten Prof. Dr. Kerim Güler şunları söyledi: “Türkiye'de hipertansiyon konusunda yapılan tüm farkındalık çalışmalarına ve alınan tüm önlemlere rağmen, yapılan çalışmalar gösteriyor ki, Türkiye'de hipertansiyon için tedavi gören hastaların ancak %54'ünde istenen tansiyon değerine ulaşılabiliyor. Yani hipertansiyon hastalarının yaklaşık yarısı (%46) hala, hipertansiyonun organlara vereceği zararı bile bile yaşamını aynı şekilde sürdürüyor. Oysa hipertansiyon tedavisinde hastaların çok büyük bir rolü var.

“Benim tansiyonum asabi”, “başım ağrıyınca ilacı alıyorum”, “benim küçük tansiyonum iyi”, “ilaçların yan etkisi fazla” gibi birtakım bahaneler nedeniyle Türkiye'de hipertansiyon tedavisinde başarı şansımız halen tüm dünya ülkelerine göre çok düşük seviyelerde.”
 
Hipertansiyon ne kadar uzun süre tedavisiz kalırsa, yarattığı hasar o kadar artar

Hipertansiyonun her yaş grubu için risk arz ettiğini belirten Prof. Dr. Kerim Güler şöyle devam etti: “1980'li yıllarda hastanın yaşının önüne 1 koyar, bu tansiyon o kişiye göre normal derdik. Yani 80 yaşında bir hasta için 18'i normal kabul ederdik. Aslında hipertansiyon her yaş grubu için risk arz eder. Çünkü hipertansiyonun süresiyle organlara yaptığı zarar arasında kesinlikle bağlantı vardır. O nedenle hasta yaşlı da olsa onun tansiyonunu 150 seviyesinden sonra tedavi ediyoruz.

Hipertansiyon süresi ne kadar uzunsa, organlara verilen zarar o kadar artar.

Genç bir hipertansiyon hastasını bekleyen uzun bir yaşam olduğu için, onlarda zararlı etkilerin görülme riski daha yüksektir. Zamanla hipertansiyonun etkilerini artıran başka hastalıklar da ortaya çıkar: Şeker hastalığı, yüksek kolestrol, obezite gibi. Bunların hepsinin bir arada olması organların daha çabuk bozulmasına neden olur. O nedenle hipertansiyon yaş fark etmeden tüm toplumu etkileyen önemli bir problemdir.”
 
Teşhis koyulduğunda genelde geç kalınmış oluyor

Hipertansiyon tanısı maalesef ülkemizde geç olarak konuluyor, tanı konulduğu anda hipertansiyon hastanın kalbi halihazırda büyümüş ve vücudundaki tüm damarlar etkilenmiş oluyor. Bu nedenle hipertansiyon organlara zarar vermeden tedaviye başlanabilmesi için erken teşhis edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesi son derece önemli.
 
Türkiye'nin tansiyon tedavisinde başarısı düşük seviyede

Türkiye'deki hastaların ilaç almaktan korkması nedeniyle tansiyon tedavisinde başarının düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Kerim Güler şöyle konuştu: “Halbuki ilaçların yapacağı yan etki hipertansiyonun yapacağı kalp krizi ve felç gibi ölümcül hastalıkların  yanında çok küçük ve çok nadir görülen bir durumdur.

Hipertansiyon damara zarar veren diğer tüm hastalıklar ve alışkanlıklarla birlikte düşünülmelidir. Bunlar da kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı, şeker hastalığı ve obezitedir. Bunların hepsi damarlarda zararlı etki yaratır. Bu nedenle hepsini beraber düşünmek gerekir ve yaşam tarzını değiştirmek tedavideki en önemli adımdır.

Hipertansiyona karşı stresli ortamlardan uzaklaşılmalı, haftada 5 gün 45'er dakika tempolu yürüyüş yapılmalı, sigara içilmemeli, normal vücut ağırlığına düşmeye çalışılmalıdır.

"Yaşam değişikliği olmadan hipertansiyon tedavi edilemez"

“Ben istediğimi yerim, hareket etmem ama ilacımı alırım” son derece yanlış bir görüş. Halk arasında söylenen sarımsak, limon gibi şeylerin zararı yoktur fakat sırf bunlardan medet umarak tansiyon tedavi etmek maalesef mümkün değil.”
 
Türkiye tuz tüketiminde dünya birincisi

Prof. Dr. Kerim Güler tuz ve hipertansiyon arasındaki ilişki hakkında şunları söylüyor: “Maalesef Türk toplumu olarak dünyada tuz tüketiminde birinci sıradayız. Bütün kılavuzlara ve hipertansiyon cemiyetlerine göre günlük tuz tüketiminin 6 gramı yani yaklaşık bir çay kaşığını aşmaması gerekiyor ancak Türkiye'de yapılan çalışmalar Türkiye'deki tuz tüketiminin 18 gram olduğunu gösteriyor.

Vücudumuza 18 gram tuz girmesi Türk toplumunu, hipertansiyonun en çok görüldüğü ülkelerden biri durumuna getiriyor. Ayrıca biz ekmeği de seven bir toplumuz. Bu nedenle fırınlarda tuzsuz ekmek üretmeye başlamamız gerekiyor. Çünkü "tuzsuz yiyorum" diyenler bile 16 gram tuz tüketiyor.

Evde yapılan tansiyon ölçümleri erken teşhis için çok önemli

Düzenli tansiyon ölçmenin faydalarının çok fazla olduğunu belirten Prof. Dr. Kerim Güler şöyle devam ediyor: “Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği olarak Endokrin, Kardiyoloji ve Nefroloji Dernekleriyle birlikte, Türk halkında hipertansiyon tedavisinde nasıl hareket edeceğimiz konusunda bir uzlaşı raporu hazırladık. Evde elektronik ölçümleri kesinlikle öneriyoruz çünkü tansiyonun doğru ölçülmesi için hastanın rahat bir ortamda bulunması lazım ve ev bunun için en iyi ortam. 

Tansiyon 135'e 85'in üzerinde olmamalı

Evde rahat bir ortamda ölçülen tansiyon 135'e 85'in üzerindeyse hastada hipertansiyon var demektir. Hastaların bir hafta boyunca sabah ve akşam ölçülen tansiyonu bu seviyenin üzerindeyse, biz bu hastaya hemen yaşam tarzı değişikliği, spor, tuzsuz yeme, Akdeniz diyetine geçme gibi önlemler öneriyoruz. Sorun hala devam ediyorsa o zaman hipertansiyon tedavisine başlıyoruz.”

İlgili haberlerimiz:

​Tansiyon hastaları için yemek tarifleri
Tansiyonu düşürücü ve dengeleyici yemek, salata ve tatlı tariflerini İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya Pudra.com için verdi.

​Tuzu nasıl azaltabiliriz?
Bir yetişkinin günlük tuz ihtiyacı 6 gram ancak Türkiye’de ortalama tuz tüketimi bunun 3 katı. Oysa tuzu azaltarak kalp ve tansiyon riskini düşürebiliriz.

Tuzun zararları nelerdir?
Aşırı tuz tüketimi an basıncını yükselterek başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere pek çok ciddi hastalığa neden olur. Aşırı tuz tüketen sağlıklı kişiler bile hasta olabilir. Tuzu az tüketmek hipertansiyon, mide kanseri ve böbrek hastalığı riskini düşürür.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER