› 
 › 
@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz. 12.03.2014

Cazın başkenti New Orleans

Cazın doğduğu şehir New Orleans, tam bir festivaller ve müzik kenti. Saffet Emre Tonguç, "New Orleans'ta nereye gidilir, ne yenir, nerede kalınır?" soruları dahil, şehre dair tüm bilinmesi gerekenleri anlatıyor.

New Orleans çok sıra dışı bir şehir. Mimari muhteşem! Ben bu kadar güzel evi bir arada hiç görmedim. Her taraf açelyalarla dolu. Paskalya öncesi yapılan büyük eğlence Mardi Gras’ta dağıtılan kolyeler hala ağaçların üstünde sallanıyor. İşin ilginç tarafı mezarlıklarda bile bu rengarenk kolyeler var. Şehirde önemli bir müzisyen öldüğünde önde orkestra müzik yaparak ilerliyor, cenaze arabası arkadan geliyor. Son yolculuk bile keyifle. Çünkü New Orleans cazın doğduğu, büyüdüğü ve hala caz denince dünyada akla ilk gelen şehir.

Cazın başkenti New Orleans

ABD'nin Louisiana eyaletinin en büyük şehri, Meksika Körfezi ile Pontchartrain Gölü arasında yer alıyor ve dünyanın en hareketli liman şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Çok kültürlü geçmişi ve mutfağıyla da öne çıkıyor. Yılda on milyondan fazla turist geliyor. Dolayısıyla hayat çok hareketli ve eğlenceli, yapacak o kadar çok şey var ki…

Sokaklarda caz

New Orleans cazın 1880’lerde doğduğu ve gelişmeye başladığı şehir. Amazon ve Nil’den sonra dünyanın üçüncü büyük nehri olan Mississippi deltasında yer alan bir liman şehri. Ticaret yolu ve kozmopolit bir yerleşim merkezi olduğundan cazın ideal mekanı olmuş. Birçok barda müzisyenlere iş imkanı doğmuş.

Canlı müziğe olan talep sanatçılara yeni stiller için ilham vermiş. Caz bu arayışlar sonucu ortaya çıkmış. İlk başta işçi kesiminden zenci müzisyenlerin kulaktan dolma ve doğaçlamayla yaptıkları bir müzik, sokaklarda konser vermeye başlayan caz grupları sayesinde her kesimin sevdiği bir müzik, giderek hayat tarzı haline gelmiş.


New Orleans, hala cazın başkenti. Her yıl binlerce ünlü sanatçı kente geliyor ve sayısız festivaller düzenleniyor. Burada turizm de sanki caz üzerine kurulu. O kadar çok festival var ki... Nisanın ikinci haftası French Quarter Festivali yapılıyor. Mayıs başındaysa Caz Festivali var. 45 dolar verip gün boyunca onlarca konser dinleyebiliyorsunuz.

New Orleans caz ve eğlencenin merkezi, ancak kadersiz bir yer. Yakın tarih boyunca sellerin, salgınların, zenci-beyaz çatışmasının, ırkçılığın ve yoksulluğun olduğu bölge. Yoksulların çoğu, tahmin edebileceğiniz gibi zenciler. ABD genelinde yüzde 10 olan zenci oranı, burada yüzde 50’lere varıyor. Geçmişte köle olarak çok ağır şartlarda çalışıp kenti yaratan zencilerin yakılmasına kadar varan ırkçılığın anlatıldığı “Mississippi Yanıyor” filmi aslında New Orleans’ın tarihi. Amerikan petrol üretiminin dörtte birini sağlamasına rağmen işsizlik oranı yüzde 50 düzeyinde.

Son olarak 2005 yılında Katrina, 2012’de de Isaac Kasırgası vurdu kenti. Çünkü New Orleans deniz seviyesinden iki metre aşağıda. Her zaman su altında. Onun için, saniyede binlerce metreküp su boşaltan 22 dev pompa, tayfun olsun olmasın, sürekli çalışıyor ama şehri her zaman koruyamıyor. Kentin her yıl sekiz milimetre suya battığı belirtiliyor. Her su baskınında insanlar ölüyor, elektrikler kesiliyor, hayat felce uğruyor.

New Orleans'ta gezilecek yerler

Ancak New Orleans’a giderseniz yüksekte kaldığı için su baskınlarından zarar görmeyen merkezde (Daha çok beyazların yaşadığı bölge) şehri mahveden kasırgaların etkilerini fark etmiyorsunuz. Yas şimdilik bitti, caz zamanı geldi! Festivaller başlamak üzere bu festival şehrinde. Ayrıca New Orleanslılar başlarına gelen felaketi bile turistik bir amaçla kullanabiliyorlar, felaket bölgelerine tur düzenliyorlar.


Öncelikle sokakları keşfedin. Fransız zamanından kalma ve halen Fransız etkilerinin görüldüğü French Quarter, şehirde turistlerin en çok rağbet ettiği yer. Garden District ve Uptown tarihi bölgeler ve burada inanılmaz evler görebiliyorsunuz. Prytania, Charles Bulvarı, Coliseum, Nashville, Chestnut, antikacılarla dolu ve dolaşmaktan keyif alacağınız yerler.

10 kilometre uzunluğundaki Magazine Caddesi’ne "Hayaller Caddesi" diyorlar. Gölle Mississippi Nehri arasında kalan Canal Street, şehrin en kalabalık yerlerinden ve turistik bölge olan French Quarter’a çok yakın. Constantinople, Murat gibi sokak adları görürseniz şaşırmayın.

Alışverişe meraklıysanız, Wyndham Otel’in altındaki Canal Place şehrin şık alışveriş merkezlerinden. İçinde Saks, Pottery Barn gibi mağazalar da var. Eyalet sistemi dolayısıyla ABD’de vergi iadesi yokken, New Orleans’ta "Tax free" tabelaları görüyorsunuz.

Şehirde ilginç turlar yapıyorlar. Çarklı gemilerde caz eşliğinde yemek yiyip nehir turu yapmak için Natchez’i arayın (504-5868777 neworleanssteamboat.com).

Mezarlık turu

New Orleans su seviyesinin altında kaldığından mezarları anıtsal biçimde toprağın üstünde yapmışlar. Mezarlık turunun adı ürkütücü olsa bile, kendi ilginç. New Orleans büyücüleriyle de ünlü, en bilindik isim "Voodoo Queen" diye geçen Marie Laveau. St. Louis mezarlığında en çok ziyaret edilen mezarlardan biri ona ait.

Şehrin en iyi müzeleri City Park’ta bulunan New Orleans Museum of Art ve WW II Museum. City Park yürüyüş için de çok keyifli. Arkasında ünlü heykeltıraşların eserlerinin bulunduğu Heykel Bahçesi var. Audubon Parkı doğayı sevenler için bir diğer alternatif, içinde ABD’nin 4'üncü büyük hayvanat bahçesi de bulunuyor. Çağdaş sanat galerileri daha ziyade Julia Street’te. Louisiana Filarmoni Orkestrası’nın konserleri çok başarılı. Geçmişte İdil Biret’in verdiği konser de çok ilgi görmüş.

Sabaha kadar caz ve dans sokağı

Binalarda ferforjenin yoğun olarak kullanıldığı French Quarter’a New Orleanslılar “Vieux Carre”, yani "Eski Meydan" diyorlar. Buradaki Jackson Meydanı, St. Louis Katedrali’nin önünde bulunuyor. En önde de Mississippi Nehri kenarındaki yürüyüş yolu var. Mississippi, Kızılderililerin dilinde büyük su olarak geçiyor; uzunluğu ise 3800 km.


ABD’deki en eski Katolik katedral olan St. Louis’in önünden faytonlara binip kişi başı 15 dolar gibi bir parayla keyif yapabilirsiniz ya da arkasındaki sokaklarda farklı bir mimari tarzın eserleriyle dolu olan Royal ve Bourbon sokaklarında dolaşabilirsiniz. Royal antikacılarla dolu, keyifli bir sokak, gündüz sokak müzisyenlerine de rastlayabiliyorsunuz. Arka paralelindeki Bourbon ise gece her türlü eğlencenin doruğa çıktığı "sabaha kadar dans ve caz" tarzı bir yer. Adını Fransız hanedanından alan bu sokakta yürürken balkonlardaki insanlar size şehrin adeta simgesi olmuş boncuk kolyeleri atıyorlar.

Yeri gelmişken iki öneride bulunayım: Tipitina’s (504-8958477) kısaca Tip’s diye geçiyor. Adı Tipitina isimli şarkıya ismini veren kadından geliyor. Kentin en büyük müzik kulübü. Programlarına tipitinasfoundation.org’dan bakabilirsiniz. Diğeri Preservation Hall (504- 5222841), bugün bir efsane haline gelen yer, Allan ve Sandra Jaffe tarafından 1961’de New Orleans caz stilini korumak için açılmış.

Napolyon'dan satın alınan eyalet

Şehrin merkezindeki Napolyon Evi Fransız bölgesindeki mimariyi yansıtıyor. New Orleans ve Florida’yı almak isteyen Başkan Thomas Jefferson, Napolyon’a iki milyon dolar teklif etmiş. Daha sonra 1803’te Napolyon, Haiti nedeniyle problem yaşayınca, o zamanki ABD’nin üçte biri olan tüm Louisiana eyaletini 15 milyon dolara Amerikalılara satmış. Kuruluşu Fransız Kralı XIV. Louis zamanında olan New Orleans’ın maliyeti ise yedi dolar olmuş! Napolyon şehre hiç gelmemiş ama Louisiana, ABD’de, İngiliz yerine Napolyon hukukunu kullanan tek eyalet; bazı sokaklar onun savaşlarının adını taşıyor. Gelmesi halinde kalması planlanan Napolyon House ise bugün şehrin en rağbet gören barlarından biri.

Felaket turları

Katrina, New Orleans’ı 29 Ağustos 2005’te vurdu. Koruma duvarlarını yıkınca, su seviyesi altında kalan şehri su bastı, yüzde 80’i sular altında kaldı. 80 bin ev ve 100 bin araç hasar gördü. Kasırga sonrasında 30 yıllık çöp birikti. Lousiana eyaletinde 1577, ülke genelinde 1836 kişi öldü. Louisiana’nın başkenti Baton Rouge (Kırmızı Çubuk) New Orleans’a 110 km. uzaklıkta. Kasırgadan sonra nüfusu ikiye katlandı. New Orleans’tan kaçanlar soluğu orada almışlardı.


Louis Armstrong'un kenti

İçinde yaşayanların N’Awlins dedikleri şehirde caz bir yaşam tarzı. Korno çalan Buddy "King" Golden caza New Orleans baharatını ekleyen ilk kişi. Edward "Kid" Ory trombonuyla, Louis Prima trompetiyle caza renk katmış, piyanist Jelly Roll Morton cazın ilk bestelerini ve düzenlemelerini yapmış. Ama caz deyince herkesin aklına Louis Armstrong geliyor. Bugün New Orleans Havaalanı bile bu ünlü sanatçının adını taşıyor. New Orleans’ta doğup Perdido sokağında yaşamış. Caz Festivali’nin başladığı yer olan Congo Meydanı’nda heykeli de var.

Tombul salı eğlenceleri

Hıristiyanlık inancına göre Hazreti İsa çölde 40 gün oruç tutmuş. Dolayısıyla bu orucun bittiği Paskalya pazarından 40 gün önce Lent denilen büyük perhiz başlıyor. Perhiz öncesi yapılan büyük eğlenceye Mardi Gras (Tombul Salı) deniyor. Tarihte ufak oynamalar olabiliyor. Brezilya’daki samba, Almanya’daki faşing, Venedik’teki karnaval aslında hep aynı geleneğin değişik ülkelerdeki farklı yansımaları. New Orleans’ta 1827’den beri yapılan Mardi Gras’ta bir kral (Rex) ve kraliçe seçiliyor ve bunlar yapılan baloda ellerinde asa, kostümlerinde uzun kuyruk, ortalıkta dolaşırken insanları selamlıyorlar. Bu baloya sadece davetliler gidebiliyor. Kral, doktor ve avukat gibi toplumda önemli bir yere sahip, altmışlı yaşlarında biri, kraliçe ise henüz yirmilerinde olan, iyi bir aileden gelen bir üniversite öğrencisi oluyor. Mardi Gras boyunca onlarca geçit töreni yapılıyor. İnsanlar boyunlarına rengarenk boncuklardan yapılma kolyeler takıyorlar. Bunlardan biri de kostümlü köpeklerin Barkus Parade isimli yürüyüşü.


Ne, nerede yenir?

New Orleans mutfağı tam bir füzyon. Fransız etkisi dominant olmakla birlikte Kanada’nın Nova Scotia bölgesinden gelen Fransız köylüsü Cajun’ların, Creole dedikleri Fransız, İspanyol ve Karayip Adaları’ndan gelme insanların karışımından oluşan melezlerin katkısı var. Mesela bamya çorbasının adı Gumbo olmuş; sosislisinden istiridyelisine farklı çeşitleri mevcut. Acı Tabasco sosu, Southern Comfort ilk New Orleans’ta üretilmiş. 1838’te New Orleanslı Antoine Peychaud isimli barmen, içkileri Coqutier denilen bir kapta karıştırıp servis yapınca, kelime bize de kokteyl olarak geçmiş. Hurricane de ilk New Orleans’ta ortaya çıkmış bir kokteyl. Şehirdeki en iyi bira ise Abita. New Orleans’ın evleri avlularıyla meşhur ve bu evlerin bazıları restorana çevrilmiş. Şimdi önerilere geçelim:

Commander Palace: (504-8998221 http://www.commanderspalace.com/) Oscar Wilde "Günaha teşvik eden bir arzudan kurtulmanın tek yolu ona boyun eğmektir" demiş. Bu restorandaki ortam, servis ve yemekler insanı günahkar yapıyor. Cesur olun, kaplumbağa çorbası için. Ben içtim, hala yaşıyorum! Körfez balığı da çok lezzetli. Cumartesi ve pazar günleri brunch zamanı, iki ayrı caz grubu müzik yapıyor. Size bir sır: Öğle yemeklerinde martininin kadehi 25 cent. Amerika’da bundan ucuza hiçbir yerde sarhoş olunmaz!

Antoine’s: (504-5814422 antoines.com) 1840’tan kalma, ABD’de aynı aile tarafından işletilen en eski restoran.

Brennan’s: (504-5259711 brennansneworleans.com) Yemekler, ortam ve Fitzgerald krepleri harika.

Broussard’s Restaurant: (504-5813866 broussards.com) Fransız bölgesinde en güzel avlulu bina seçilmiş. Ortam da yemekler de güzel.

Galatoire’s: (504-5252021 galatoires.com) 1905’ten beri hizmet veriyor. New Orleans’taki "Cuma öğle yemekleri" geleneğinin en iyi uygulayıcılarından.

Arnaud’s: (504-5230611 arnaud.com) Şehrin klasiklerinden. Üst katında 13 ayrı salonu özel gruplar rezerve edebiliyor.

Court of Two Sisters: (504-5227261 courtoftwosisters.com) Şehrin göbeğindeki bir avluda, yüz yıllık mor salkımın altında yemek çok keyifli.

Acme Oyter House: (504-5225973 acmeoyster.com) İstiridye düşkünlerini 1910’dan beri mutlu ediyor.

Cafe du Monde: (504-5254544 cafedumonde.com) 1862’den kalma kafe, şehrin en eskisi ve her zaman dolu. Beignet dedikleri ve üçü bir tabakta gelen tatlıları meşhur. Bizim lokmanın kare şeklinde ve şerbetsiz olanını düşünün, üzerine de bol pudra şekeri ekleyin.

Napoleon House: (504-5249752) Napolyon gelememiş ama siz gidin.

Nerede kalınır?

  • W, Loews, Wyndham, Monteleone, Omni Royal Orleans ile aynı gruba bağlı Royal ve Chateau Sonesta iyi otellerden. Windsorcourt ise New Orleans’ın en zarif ama en pahalısı.
  • Hotel Monteleone (504-5233341 hotelmonteleone.com) 1886’da yapılmış ve ABD’deki üç tarihi otelden biri. Ernest Hemingway "Savaştan önceki gece" isimli romanında otelden bahsetmiş.
  • Omni Royal Orleans (504-5295333 omniroyalorleans.com) Tarihi bir bina, girdiğiniz andan itibaren kendini gösteren bir şıklık.
  • Royal Sonesta Hotel (504-5860300 royalsonestano.com) Hem merkezde, hem çok güzel.
  • The Columns Hotel(504-8999308 thecolumns.com) Şehirde oturanlar Viktorya tarzında yapılan bu binanın barına, kalanlar ise odalarına hayran. 1883’te yapılmış ve milli tarihi eserler listesine kayıtlı.
  • Ramada Plaza (504-5247611 inonbourbon.com) Tam merkezde, tarihi bir bina, avlusu ise tam bir sürpriz.


Türkiye'nin en ünlü ve en çok sevilen rehberi Saffet Emre Tonguç'un ne zaman, nereye tur yaptığını öğrenmek ve turlarına katılmak için O'nu saffetemretonguc.com adresinden ya da sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
facebook.com/saffet.e.tonguc
twitter.com/saffetemre
instagram.com/saffetemretonguc


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER