@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz. 10.09.2009

Sadakat meselesi

Öncelikle kendimize karşı dürüst olmamız gerekir. O zaman özgür olup, başkalarına da sadık olabiliriz.

Stephanie Dowrick’in 2000 yılında çıkmış çok değerli bir kitabı; ‘Sevginin Halleri’... Keşke tüm kitapları çevrilse Türkçe’ye de hepsini okusam dedirtircesine insanı kendisine hayran bırakan bir anlatıma sahip. Çok sevgili Ayrıntı Yayınları’na buradan mesajımı da ilettikten sonra bu keyifli kitabın kısaca içeriğinden bahsedeyim. Psikanalist Dowrick’in ‘sevgisinin halleri’, karanlıkta yolunu şaşırmış olanlara, gerçek sevginin yok oluşunu üzülerek seyredenlere ve değerlerin kayıplarıyla birlikte kılavuzsuz kalan insanlığa yeniden ‘inanç’ kazandırıyor. Kitap 5 önemli erdemi çok da keyifle işliyor; cesaret, sadakat, kendini tutma, cömertlik, hoşgörü ve bağışlayıcılık… Günümüz psikiyatrisinden eski Hint metinlerine, Zen Budizm’den eski tinsel öğretilere kadar geniş bir inceleme alanına sahip. Acının, kederin, nefretin, kıskançlığın, yıkımın, hüsranın tek başına yaşadığımız şeyler olmadığını; bütün bunlarda bizi olgunlaştıran ve güçlendiren yanlar bulunduğunu anlatan Dowrick, bunların kendimizi yenilememiz için karşımıza çıkan fırsatlar olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor.


Ben, kitabın beni en çok etkileyen bölümü olan ‘sadakat’ten aldıklarımı size vermek istedim. Dowrick sadakat hakkında yazdığını ne zaman söylese, insanlar ona cinsellikten söz etmeye başlıyormuş. Halbuki kendisi “Konuyu açmaya çalışıyordum, insanın kendine ve dostlarına, kaderine, inançlarına, değerlerine, görevlerine, ne bileyim Tanrı inancına sadık olmasından söz ediyordum” diyor. Kitaptan aktaracağım sadakatin boyutlarını baştan kavramanız açısından yazarın bu sözlerini iletmek istedim...

“Birine sadık olmak – bir insana, bir ilkeye, ilahi bir şeye – demek, insanın kendine sadık olması, saydam olması demektir.” (Piero Ferruci)

Bütün kişisel seçimlerimizi yaptığımız yer olan ‘benlik' aslında bizlerin özgürlük kaynağıdır. Kendi hakikatlerimizi, yani hayatımızı oluşturduğumuzdur yerdir… Dolayısıyla öncelikle sadık olmamız gereken şey benliğimizdir.

Sadakati hayata geçirmek için ise bizimle öbür insanlar arasında olup bitenler konusunda tetikte olmayı ve uyanık kalmayı bilmemiz gerekiyor. Yani resmin tamamına olduğu kadar ayrıntılarına dikkat etmek; bizim için küçük gibi görünen bir şeyin başkası için büyük bir anlam ifade edebileceğini öğrenmek… Karşınızdaki kişinin görüşleri bize göre müthiş olmasa da ona saygı duymamız ve bu fikirleri onu daha fazla tanımada fırsat olarak değerlendirmemiz mümkün... Çünkü sadakat bizden, başka insanlara ve kendimize aynı anda ve eşit oranda özen göstermemizi talep eder.

Bunu başarabilmek ise kendimize karşı söylediğiniz yalanlara şeffaf olmayı; isteklerimizin sorumluluğunu üstlenmeyi; niyet ya da davranışlarımızın tatsız yanlarıyla yüzleşmeyi gerektirir. Bazen birine karşı beslediğimiz duygunun bizden güç şeyler talep edebileceğini kabul etmemizi gerektirir. Sık sık durum değerlendirmesinde bulunmayı ve zaman zaman duraklamayı gerektirir…

“Ama her şeyden önce de, kendine karşı dürüst ol. O zaman gece gündüze kavuşur gibi, sen de aldatmaz olursun kimseyi!” (Shakespeare)

Kendimize karşı dürüst olmak derken… Hangi kendimize? Sri Sathya Sai Baba’nın öğretilerine göre seni sen yapan üç kişidir: “Biri, olduğunu düşündüğün, öbürü başkalarının olduğunu düşündüğü, üçüncüsü de gerçekten olduğun kişi.” Bu üçünü bir kişi yapmaya çalışmalıyız ki, sadakat, huzur ve mutluluk bizi bulsun… Günümüz psikoterapisinin diliyle anlatmak gerekirse; olduğunu düşündüğün kişiyi, başkalarının olduğunu düşündüğü kişiye yaklaştır; yani benliğin ile sahte benliğini bilinçli bir şekilde birleştir. İçin dışın bir olsun…

Eminim anlatım kulağa ne kadar hoş gelse de bunu uygulayabilmenin ne kadar zor olduğunu hepiniz düşünüyorsunuz. Ama inanın bunu başarmak aslında çok kolay. Yapacağınız tek şey var. Davranışlarınız ve tavırlarınızla ifade ettiğiniz şeyleri bir izleyin. Ama bunu asla kendinizi yargılayacak veya cezalandıracak şekilde yapmayın. Bunu sadece; neler olup bittiğini görmek ve değiştirilmesi gereken davranışlarınızı değiştirmek için yapın. Unutmayın, bu basit yöntem size sayısız eylem ve tepki seçeneği sunacak; bu seçeneklere sahip olduğunuzun farkında olmak da sizi özgür kılacak!

“Kendini bilmeyen hiçbir şey bilemez, kendini bilen ise her şeyin özünü çoktan kavramıştır.” (Aziz Thomas)

Bu şekilde ruhumuzun mesajlarını da duymak mümkün: gerçekten önem verdiğimiz şeyleri gözleyerek; zihnimizin olduğu kadar bedenimizin de kendini diri hissettiğini bilerek bilincimizi ilgimizi çeken şeylere karşı açık tutarak; ve bizi özgür kılan şeylere hakkını vererek


Özlem Apaydın


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER