pudra.com 28.07.2009

Erken doğum neden olur?

Bebek neden erken doğar? Kimler erken doğum riski altındadır? Tanı nasıl konur ve bu durum nasıl önlenir?

Erken doğum son adet tarihinden sonra 37. haftaya kadar olan doğumları kapsar. Tek çocuk bekleyenlerde yüzde 10 oranında görülürken, ikiz hamileliklerde bu oran artar. 17 yaşın altı ve 35 yaş üstü anne adayları da erken doğum riski ile karşı karşıya.

Erken doğum neden olur?

Her bebeğin 9 ay 10 günü anne rahminde geçirmesi en ideal durumken, her şeye rağmen erken doğumlar oluyor. Tıpta ve son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmelere bağlı olarak artık daha fazla prematüre bebek hayatta kalabiliyor. Bir kaç yıl öncesine kadar prematüre bebekler için yaşam sınırı 27 haftayken, günümüzde bu sınır 24 haftaya kadar indi.

Ancak, erken doğan bebeklerin önemli bir kısmı tam hazır olmadan dünyaya gelmelerinin olumsuz sonuçlarını yaşıyorlar. Bu nedenle doğum uzmanları dünyanın her yerinde erken doğum riski taşıyan bebeklerin bir kaç hafta, hatta bir kaç gün daha geç doğmalarını sağlamak için, ellerinden geleni yapıyorlar. Yapılan çalışmalar geciktirilen her gün için bebeklerin yaşama şanslarının arttığını gösteriyor. Ancak her şeye karşın erken doğumu yaşayan birçok kadın var. Acıbadem Hastanesi’nden Doç. Dr. Arda Lembet erken doğumu şu şekilde tanımlıyor: “Normal gebelik süreci 37-40 hafta arasındadır. Doğumun 37.gebelik haftasından önce gerçekleşmesi erken doğum olarak adlandırılır.”

Bebek neden erken doğar?
Bebeklerin neden erken doğdukları konusunda tek bir sebep yoktur. Bu olay çoğunlukla birçok nedene bağlı olabilir. En önemli nedenlerden biri çoğul gebelik.

Özetlemek gerekirse rahim içi ve dışı enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, amniyon sıvısının fazla olması, rahmin yapısal anormallikleri, rahim iç tabakası içine kanamalar, genetik faktörler, doğumu başlatan fizyolojik mekanizmaların erkenden tetiklenmesi erken doğumun en sık rastlanan sebepleri arasındadır.

Kimler risk altında?
Erken doğum konusunda bilinmeyen birçok etken olduğu için bütün anne adayları bu riskler açısından değerlendirilmelidir. Ancak bazı hamilelerin bu durumla karşılaşma riski çok daha yüksek olur.
  • Yaşı 17’in altında, 35’in üzerindekiler
  • Birden fazla bebek bekleyenler
  • Daha önce düşük, ya da erken doğum yaşayanlar
  • Bazı sistemik ve enfeksiyon hastalığı olan gebeler
  • Düşük kilolu anne adayları
  • Sigara kullananlar
  • Hamileliğinde vajinal kanama sorunu olanlar
  • Stres altında ve yoğun çalışma şartları altında yaşayanlar
  • Düşük sosyo ekonomik durumda olan hastalar.


Nasıl önlenebilir?
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Dr. Güçer, erken doğumun önlenebilmesi için gebelik gerçekleşmeden önlem alınabileceğini belirtiyor ve ekliyor: “En önemlisi gebelikten evvel rahimde herhangi bir anormallik var mı yok mu bunun tespit edilip düzeltilmesi. Gebeliğin başında kan sayımının yapılarak, annenin ağır anemisi varsa bunun demir takviyesi ile düzeltilmesi. Bunun dışında gebelikte olan patolojik akıntılarda gizli enfeksiyon aramak da erken doğumu önleyebilecektir. Biz hastalarımıza onları yormayacak, yürüyüş ve egzersiz tavsiye ediyoruz. 20-26. haftalarda rahim ağzı uzunluğuna bakıyoruz. Bu 3.5 - 4 cm in altına indiyse veya hunileşme söz konusuysa bu hastalar erken doğum riski altında demektir. O zaman bu hastalara rapor verip, dinlenmeye almayı tercih ediyoruz”.

Tanı nasıl konuyor?
Erken doğumun doğru tespit edilmesi oldukça önemli bir konu. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Dr. İbrahim Sözen, “Kadının doğum sancıları başladığında rahimde bir açılma görülmezse bu klasik anlamda erken doğum tarifine uymaz. Klasik erken doğumda hem düzenli sancılar olur, hem de rahim ağzı değişimi olur. Yani rahim ağzı açılıp, kısalmaya başlar. Sancıları olan kadınlarda erken doğumun olabilirlik riski fetal fibronektin testi ile belirlenebilir. Son derece hızlı ve kolay bir yöntem olan bu testte vajenden smear testi yapar gibi bir sürüntü alınır. Eğer sonuç negatif çıkarsa, yani fetal fibronektin yok çıkarsa o zaman yüzde 95 olasılıkla bu kadın önümüzdeki 14 gün içinde doğuma girmeyecek demektir. Kasılmalar durdurulduğunda güvenle evine gönderilebilir. Pozitifse sorun var demektir. Ancak, pozitifin tahmin edici değeri o kadar yüksek değil. Dikkat edilmesi gereken bir gebe anlamını taşır. Çünkü oradaki tahmin edicilik yüzde 60’larda kalmaktadır.”

Özellikle ikiz gebeliklerde gebe kadının rahim ağzı uzunluğunun dikkatle incelenmesi gerektiğinin altını önemle çizen Dr. Aytuğ Kolankaya ise “Biz yıllardır bu tür gebelikleri takip ettiğimiz için oldukça tecrübe sahibi olduk. İkiz gebeliklerde mutlaka 20. haftadan itibaren rahim ağzı uzunluğunu ölçmeye başlıyoruz. Çünkü ikiz gebeliklerdeki kaybın en önemli sebebi mekanik faktörler. Yani iki bebeğin rahim içinde yer alması sonucu, yer çekimi ile rahim ağzının açılması. Bu nedenle rahim ağzı uzunluğu bize önümüzdeki dönemlerde yaşanabilecek erken doğum riskini belirlememizi sağlıyor. Genelde Türk kadınlarında rahim ağzı 4 cm civarındadır. Rahim ağzı uzunluğu, 3 cm’in altına indiğinde oldukça riskli olduğunu, 2.5 cm altında ise erken doğum riskinin neredeyse kaçınılmaz hale geldiğini görüyoruz” diyor.

Bu sonuçlar elde edildiğinde tedavi olarak mutlaka rahim ağzına dikiş konulması gerektiğini ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi’nden Dr. Kolankaya, “Su kesesi açılmadan, sancılar olmadan sadece bir mekanik açılma söz konusu ise bu dikişler faydalı oluyor. Sancılar varsa, sancıları da ilaç tedavisiyle hastaneye yatırarak tedavi edebiliyoruz. Ama su kesesi açılmışsa, özellikle ikizlerde önde gelen bebeğin su kesesi açılmışsa doğumun gerçekleşmesi birkaç haftayı geçmiyor” diyor.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER