› 
 › 
@Pudra özel haberidir, izinsiz kullanılamaz. 13.04.2017

Alev Geziyor'un anne-kız Londra seyahati

Alev Geziyor blog'uyla tanıdığımız Alev Özkan, anne-kız birlikte gittikleri Londra seyahatlerini Pudra okuyucularıyla paylaştı.

Aysu'ya aldığım bir kitaptan etkilenip de Londra'ya gideceğim hiç aklıma gelmezdi. Özellikle Aysu da çok merak edince bende daha önce hep soğuk bir izlenim uyandıran Londra'ya gitme planlarını yapmaya başladık bile. Evet Paris'ten sonra anne-kız gezilerimize Londra'yı ekleyecektik.

Alev Geziyor'un anne-kız Londra seyahati

Gittikten sonra anladım ki Londra'da gezecek çok yer var. Ama ben size çocuk ile 3 günde Londra nasıl gezilir anlatacağım.

Gittiğimiz ay Şubat olunca yağmur yağma ihtimali çok yüksekti. Ki  her zaman yağış alan hatta yazın 30 dereceye ulaştığında haberlere konu olan bir yerden bahsediyorsak gökyüzünü açık yakalamak anca uzun konaklamalarda olur diye düşünüyorum... Ama Londra bizi sevmiş olmalı ki sadece 2 saatlik bir yağmur yağışına denk geldik. Hatta arada gökyüzünü pırıl pırıl da gördük.

Yolculuğumuz sabah 9.30 uçağı ile Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Gatwick Havalimanı'naydı. 2 saat fark ile saat 11.30 gibi bavullarımızı da almış bir şekilde Londra için hazırdık. Gatwick Havalimanından Londra merkeze iki şekilde ulaşım var. Biri tren, biri de bizdeki 'Havaş' gibi otobüsler. Tren yarım saatte merkeze varıyor, otobüs ile ulaşım ise 1,5 saat sürüyor. İkisi de Victori Station'a geliyor. Otelimize bavulları bıraktığımız gibi Londra'da ilk gün başlıyor.

Güzel bir rota belirledim kendimize. İlk durağımız Westminster Sarayı ve tabii ki Big Ben. Thames Nehri kıyısında Parlamento binasının olduğu yerdir. İngiltere buradan yönetilmekteymiş. Saray gotik tarzda inşa edilmiştir. Binanın en büyük özelliği ise 13 tonluk çan bulunan saat kulesi olan Big Ben'dir. Tabii BigBen aslında bu çanın adı olduğunu daha önce de yazmıştım. Bu arada dünyanın ikinci en büyük dört yüzlü saatidir. Burada fotoğraflar çekildik tabii yanındaki kırmızı telefon kulübeleri de renk kattı. Çok sevdi Aysu telefon kulübelerini, itiraf ediyorum ben de.
Sonra Westminster köprüsüne doğru ilerledik.Burası da Londen Eye konseptli fotoğraflar çekilme durağıydı.
alev geziyor
London Eye var sırada... Yine nehir kenarında, Jubilee Gardens'ta yer alır. Tarihi bir değerde değil ama çok turist çeken bir yapı. Londra'nın eşsiz manzarasını en tepeden seyredebilmek için dönme dolap yavaş yavaş ve dura dura dönmektedir. Bu arada Aysu pek heves etmediği için binmedik.

Biraz park bahçede oturup, akşamı ettik. Westminster sarayının  eşsiz akşam manzarası ile yolumuza devam ettik. Piccadilly Circus'a gittik. Çok işlek bir meydandır. Çok büyük, hediyelikler satan bir mağaza var. Epey bir vakit geçirdik burada ve ilk günü bitirip otelimize geçtik.

Gelelim Londra'da 2. günümüze. Çok erken bir saatte uyandım, İstanbul saatinde kalmış biyolojik saatim. E madem erken uyandım hem Aysu'yu çok yormadan, hem de her yeri görmesini sağlayacak şekilde neler yapabiliriz diye düşünmeye başladım. İlk gün şehir hakkında az çok bilgi edindim. Metro ile ulaşım çok rahattı ama ben şehri dolaşan tur otobüsleriyle dolaşmaya karar verdim. Hem o gün yağış da bekleniyordu. Yer yer otobüsle geze geze görecektik bazı noktaları. Yer yer de inip gezecektik. Bu otobüslerin özelliği gün içinde otobüslere istediğiniz kadar binip, istediginiz durakta inebiliyorsunuz. 
alev geziyor
Birçok ülkede de olan bu otobüslerden bizim o anda karşımıza çıkan firma "Big Bus"tan çok memnun kaldık. Otobüsler, 10-20 dakika arası tekrar geçiyordu. Zaman zaman üstü açık alanda havalı havalı gittik, yağmur başladıkça da içeriye kaçtık. Bugün için en önemli noktam Tower Bridge'ti. Orada istediğim fotoğrafları çekip, köprüden de yürüyerek geçecektik.
Otobüs ile ilk durağımız Trafalgar Meydanı. Londra'nın merkezi National Art Gallery'nin baktığı önemli bir meydandır.

Sırada St. Paul Katedrali. Katedral, günümüzde halka açık. İbadet amaçlı gelmeyen kişiler ise ücret ödeyerek katedrali ziyaret edebiliyor. İngiltere Kraliyet Ailesi'nin önemli törenlerini, cenaze, vaftiz ve nikah işlemlerini Westminster Abbey'de yürütmesine karşın bazı törenler de Aziz Paul Katedrali'nde düzenlenmiştir. Örneğin; Galler Prensi Charles ve Prenses Diana bu katedralde düzenlenen düğün töreniyle evlenmişler.

Şöyle de bir özelliğini anlatayım buranın. "Fısıltı Galerisi"; St. Paul Kathedrali güney koridorundan ilerleyince 259 basamak tırmanarak ulaşabilirsiniz. Bu kubbenin altında olan galeri içinde ses dairesel duvar boyunca dolaşır, böylece odanın neresinde olursanız olun fısıldadığınızda birbirinizi duyabilirsiniz.
alev geziyor
Ve gelelim meşhur köprüye. Yıllar boyunca bu köprü kentin iki yakasındaki trafiği birleştirmiştir. Bu köprüye, Londra Kulesi'ne (London Tower) yakınlığından dolayı "Kule Köprüsü" adı verilmiş. 1894'te kullanıma açılan bu köprü, Baskül köprü (açılıp kapanan köprü) türü köprülerin en ünlülerinden biridir. Köprü yüksek seviyedeki iki yürüyüş yolu ve aşağıdan bir araba yoluyla birbirine bağlanmış iki kuleden oluşur.

Londra Kalesine geldik. Yağmur da epey bastırınca buradan tur otobüsümüze binip o şekilde şehri gezmeye devam ettik. Yanımızdan geçen otobüsün biraz ilerimizdeki durağına koşturup bindik. Şehir bu saatlerde trafiğini de gösterdi bize.

Buckingham Sarayı'na kadar geldik. Sabah saatlerinde asker değişim törenine de geliriz derken otobüsle gezmek rahat gelince kaçırıp, bu saate bıraktık... Saray önü epey kalabalık. Westminster bölgesinde yer alan saray, İngiliz Kraliyet Ailesi'nin Londra'da oturduğu saraydır. Kraliçe tarafından düzenlenen birçok resmi etkinlik ve resepsiyonlar için kullanımda olsa da, Buckingham Sarayı'ında devlet odaları, her yıl ziyaretçilere açıktır.

İşte karşımızda Hamleys, meşhur oyuncakçı. Daha kapıda başlıyor eğlence. Boyama yapanlar, gösteriler düzenleyenler neler neler... Bildiğiniz 5 katlı bir oyuncakçı. Ve her katında ilgimizi çeken bir sürü şey... Aysu oyuncakçıdan etkinlik kitabı, ben de her ikisi için "Paddington at the Tower" adlı bir hikaye kitabı aldım. Ara ara akşamları okuyoruz artık. Oyuncakçıda 2-3 saatimizi geçirmiş olabiliriz. Ama tahmin edersiniz ki Aysu çok mutluydu. Hamleys sonrası meşhur caddesi olan "Oxford Street" boyunca yürüdük. Sonra da otelimize gitme vakti... Ertesi gün için enerji depolamalıyız.
alev geziyor
Artık son gün. Hyde Park otele çok yakın, 5-10 dakika yürüme mesafesindeydi. Biz de yürüyüş olsun diye sabah kahvaltımızdan sonra parka gittik. Aslında Hyde Park, Londra'nın en büyük parkı değil ama en çok ziyaret edilen ve vakit geçirilen parkı. New York'un Central Parkı ile birlikte dünyada en bilinen parklarından biridir. Bu arada bitişiğindeki Kensington Bahçeleri ile birleşince de Monaco Prensliği'nden daha büyük bir yüz ölçümüne sahipmiş. Parkı daha rahat gezebilmek için her kapıda bisiklet kiralama noktaları var.

Kensigton Bahçeleri ise adını Kensigton Sarayı'ndan alır ve bu saray zamanında Galler Prensesi Laydi Diana'nın konutu olarak kullanılıyormuş.

Sonra yine yan yana denilecek kadar yakın mesafedeki Green Park ile onun da bitişiğindeki St. James Park'ı da yavaş yavaş yürüyerek geçtik. Biz parklarda yürüyüşümüzü yaptıktan sonra, bir gün önce aldığımız tur otobüsü bileti ile o gün de gezmeye devam ettik.  Covent Garden var sırada. Zamanında meyve-sebze pazarı olarak kurulmuş bir bölge. Günümüzde mağazalar, restoranlar var. İçerisinde alışveriş yapmak için ilginç ürünlerin satıldığı tezgahlar bulunur, Canlı müzik yapan sokak sanatçılarını dinlemek için de mola verin mutlaka.

Çay severler için iki güzel önerim olacak. İlki Piccadilly Street'te tarihi kocaman bir binada yer alan "Fortnum&Mason" . Binanın giriş katı market. Çeşit çeşit çaylar, çikolatalar, şekerler ve ilginç ballar var. Tabi anne-kız makaron sevdalısı olduğumuz için biz makaronları görünce makaron alıp çıktık... Bu arada üst katında da önceden rezervasyon yaptırıp girebileceğiniz çok şık bir restoranı olduğunu da belirteyim... Diğeri ise Piccadilly Circus ve Regent Street'te denk geldiğim gerçi Türkiye'de de artık olduğunu öğrendiğim Whittard... Burada da farklı aromada çaylar var... Denemeniz için de ortaya koymuşlar. Aysu "Love Tea" olanını sevdi.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER