› 
 › 
06.04.2017

Yay burcu özellikleri

Yay burcu olanlar düşünceleriyle kitleleri etkileme konusunda başarılıdır! Juno Yıldız Gözlemcisi Yay burcunun genel özelliklerini yazdı.

Yay, Aslan ve Koç ile paylaştığı ateş grubunun, değişken üyesidir. Yöneticisi göklerin cömert efendisi Jüpiter, doğal yeri ise kutsal bir düzene duyulan inancı, felsefe, bilim ve yüksek eğitimi, geleceğe dair planları ve uzak ufukları temsil eden 9’uncu evdir.

Yay Burcu özellikleri

Ateş burçları, yoktan var etmek, yeni başlangıçları hayata geçirmek ve değişimin liderliğini yapmak görevini üstlenirler. Koç liderliği bileğinin hakkı ile alır! Aslan liderliği doğum hakkı olarak görür. YAY ise, klasik bir liderden ziyade insanlık için kendini feda eden bir öncü, bilinmezliğin kapısını ilk açan olmayı göze alan, cesur bir maceracıdır.

Yay’a dair konseptler, mitolojik olarak Titan Prometheus’un öyküsünü çağrıştırır. İnsanın çamurdan yaratılmasına vesile olan Prometheus, ateşi tanrılardan çalarak fanilere getirir. Yani çamura tanrısal özü katar. Bu nedenle Yay, tüm insani zaaflarına rağmen, elinde kutsal meşaleyi yani tanrıların emanetini taşıyan kişidir.

Seçilmiştir, şanslıdır, korunmaktadır ama yükü ağırdır! Kendisine verilen ekstra özellikler yüzünden, görevlidir, borçludur, hatta gerekirse gönüllü bir kurbandır.

Yer çekimi ile gök çekimi arasında sıkışmış, inancından güç alan ama bedeninin zayıflıklarıyla ve korkularıyla mücadele eden, kaybolmamak için yola devam etmesi gereken insan evladının ta kendisidir!

Mübareklerin ellerine sanki merkezde görünmez bir meşale tutuşturulmuş ve "Hadi evlat! Durmak yok…" denilip aramıza yollanmışlardır. O yüzden de Yay’ın vardığı bir durakta huzur bulduğunu, iki rekat rahat durduğunu görmek, daha hiç bir kula nasip olmamıştır.

Yay olmak, elinde olanla asla memnun olamamak, hep durduğun yerin az ötesindeki bir işarete gözünü dikmek ve sürekli kimsenin aklının ermediği bir takım işlerin peşinde olmaktır.

Bir Oğlak olarak doğan ancak yükselen burcu Yay olan Nazım Hikmet şöyle yazmıştır;
”En güzel deniz: Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk: Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz: Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür… ”

Yay olmayı bundan daha iyi anlatan bir şiir yoktur.

Onlar İngiliz dilindeki "larger than life" yani "hayattan daha büyük" ifadesinin tanımladığı gibi, hayatın sunabildiği her şeyi ve daha fazlasını yaşamayı özlerler. Ve ömürlerini "henüz denememiş oldukları" bir şeyin peşinde geçirmek isterler.

İşte bu yüzden Yay, henüz görmediği rüyanın peşindeki çocuktur.

Bir insanı, bir durumu, bir amacı hedeflerine aldıkları zaman, aynen son sınırına dek gerilmiş bir Yaydan fırlayan ok gibi "odaklı, ödünsüz ve dönüşsüz" olurlar. Sınır tanımayı, tedbir almayı, uyarılara kulak vermeyi, sabretmeyi ve elbette vazgeçmeyi bilmeden, sonuca doğru giderler.
Ne var ki hep henüz görmedikleri bir rüyanın peşinde oldukları için de, bir şehri tam anlamıyla fethettiklerini düşündükleri an arkalarında bırakmak isterler.  Hemen yeni bir amaca doğru "altın kaseyi arayan bir şövalye" misali yola koyulurlar.

Ama bu arkalarında bıraktıkları şeylerden vazgeçtikleri anlamına gelmez! Yay’lar özgür olmak istediklerini söylerler ama değer verdikleri daha doğrusu  kendilerine değer kattığına inandıkları şeyleri kendilerine bağımlı kılmak için de deli gibi uğraşırlar! Yay’ı "aydınlık ve gölgeli" yanları ile tanımak isteyen herkes, bu paradoksun hayat içindeki yansımalarını özenle çözümlemelidir…
Yay’lar neden aynı zamanda;
  • Hem çok kararlı ve sonuç odaklı, hem de ne istediğini bilmez.
  • Hem cömert ve adil, hem de benmerkezci ve çifte standartlı.
  • Hem güvenilir ve kol kanat geren, hem de sorumsuz ve kendini dolayısıyla başkalarını da kandırmaya yatkındır.

Psikologlar boşuna bizi bir kanepeye yatırıp sonra da "Bana çocukluğunuzda bahsedin!" demezler. Hepimizin hayat hikayesi, çocukluğumuzun bıraktığı izler ve bunları giderme çabamızın yol açtığı trajikomik felaketler ile doludur.

Yay, çoğunlukla birbirine taban tabana zıt biri eve karşı sorumsuz ya da bir şekilde evden uzak, diğeri ise kontrolcü, detaycı, memnun edilmesi güç ya da fazlasıyla kaygılı ebeveynlerle büyümüştür. Anne ve babalarının davranış modelleri farklı olsa da, her ikisi de kendi ajandalarına, kendi önemlilik sıralarına odaklı insanlardır.

Bu yüzden Yay’lar, ihtiyaçları anlaşılmayan daha doğrusu evdeki tansiyonlu ortam yüzünden bir türlü yapılacaklar listesinde öncelik sahibi olamamaktan endişe eden çocuklardır.

Ebeveynleri haricindeki aile büyüklerinden birinin gözetimi altında büyüyen birçok Yay vardır. Çok odaklı ve tutarsız bir iktidar yapısı içinde yaşadıkları için, arzuları bazen sınırsızca yerine getirilir, bazen de gözardı edilir ya da tamamen baskılanır. Yüksek ve karmaşık beklentilere maruz kalır, onlar için her zaman anlamlı olmayan hedeflere yöneltilirler.

Başka bir deyişle, Yay'lar sağlıklı bir ilgi görmeye ve kendilerini güvende hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Ama hem koşullar nedeniyle hayal kırıklığına uğrar hem de yakınlık kurma çabalarının bedelini istemedikleri sorumluluklar ya da sınırlamalar altına sokularak öderler.

Kontrolsüzlük ve belirsizlik içeren çocukluk deneyimleri, Yay'larda derin bir güvensizliğe, özenle bastırılmış bir reddedilme ve değersizlik korkusuna yol açabilir. Genelde bu korkuyu, insanlara değil amaçlara odaklanarak ve istediklerini ne pahasına olursa olsun elde ederek aşmaya çalışırlar. Ulaşmak, etkilemek, istediklerini alabileceklerini ve yapabileceklerini hissetmek, onlar için iktidar ile eş anlamlı olabilir!

Aslında onlar da herkes kadar, hatta herkesten daha bile fazla incinebilir, yetersiz ve yalnız hissederler. Ama bir Yay’ı muhtaç ve yetersiz görünmek kadar incitecek hiç bir şey yoktur! O yüzden genelde arka planda olup bitenden oldukça farklı bir ön yüz geliştirirler;
  • İhmal ya da göz ardı edilmek gibi bir komplekse sahiptirler. Bu yüzden dikkati çekmek için genellikle fırlamalık yapar, benzerleri arasında ayrıksı bir görüntüye bürünürler. Sıradan kurallar kapsamında eleştirilebilir olmak yerine, kural tanımaz ve kurallara uyan insanları eleştiren bir konum edinmeye çalışırlar.
  • Değerli olma ihtiyaçlarını gidermek için kendinden emin, yetkin ve cüretkar görünürler. Bir şekilde hep yapabileceklerinden daha fazlası için söz veren, daha doğrusu olasılıkları hayal ettiren bir halleri vardır. Yüzlerinde Yay gibi kıvrılan hınzır bir gülümseme ile taşıyabileceklerinden daha fazla risk alır, daha ağır yüklerin altına girer, daha uzun vadeli ve kapsamlı mümkünse hiç ulaşılmayacak, bu yüzden de kısa vadeli aksamaların kabahati rahatça birilerinin üzerine atılacak planlar yaparlar.
  • Bir Yay’ın dış görünümü ne kadar fedakar, idealist ve cilalanmış olursa olsun, iç yüzü genel olarak sabırsız, diğerlerinin durum ve tercihlerine karşı duyarsız ve tatmin olmak konusunda ödünsüzdür. İstediklerini elde etmek için pervasızlaşabilir, reddedilme ya da rekabet karşısında ise "tepeden inme ve politik zarafetten uzak yöntemler" kullanabilirler. Kendilerine ısrar edilmesinden hiç hazzetmemelerine karşın, ısrarcı olmaktan kaçınmadıkları hatta darbeli matkap kıvamında bir tavır sergiledikleri bilinir!
  • Her zaman alıcı görünmezler. Bazen de kafalarına koyduklarını elde etmek için sınırsız derecede verici görünürler! Bu grup Yay’larda iktidar duygusu, vazgeçilmez olma arzusu ile özdeş hale gelmiştir. Başkaları tarafından ihtiyaç duyulan biri olmayı amaç haline getirebilir ve vermek konusunda sınır koymayı başaramazlar. Kendilerine zarar veren, hatta muhataplarını etkisiz, beceriksiz ve bağımlı hale getirdiği için destek değil köstek olan bir hizmet modeli geliştirebilirler.

Yararlı olmak, ihtiyaç duyan konumundaki kişiye kapasitesini ortaya koyması için gerekli zemin ve fırsatları sunmaktır. Ancak o kişiyi biz öyle olmasını istediğimiz için gerçeğiyle uyumsuz bir konuma memur etmek, ya da kaybetme korkumuz yüzünden eksik ve hatalarını onaylayarak ona gelişmesi gerekmediği imajını vermek değildir! Yay bunu öğrenene kadar epey yıpranabilir.

Gel gör ki, herkese yardım edebilecek, herkesin bir sorununa deva olabilecek gibi görünen Yay’a yardım etmek hiç de kolay değildir!

Mesela dünyanın en zor şeyi bir Yay’a kendisiyle çelişki içinde olduğunu anlatmaktır. Zira görünmek istedikleri gibi olduklarına kendilerini de inandırmak ihtiyacındadırlar. Hem zaten kimseye bile bile yalan da söylemezler. Sadece iyimser düşünür ve etraflarına da bu düşünceyi bulaştırırlar.

Doğuştan gelen şansları yaver gittiği müddetçe yıpratılamayan bir fenomen imajını uzun süre koruyabilir ve egolarını hiper enflasyona maruz kalmış gibi şişirebilirler. İç dünyalarında ise, kendilerini dev aynasında görmek ile kendilerinden nefret etmek arasında derin salınımlar yaşarlar.

Yalnız böyle yol insanı dedim diye, onları arı gibi ya da Oğlak gibi çalışkan zannetmeyin. Akıllarına bir şeyi taktıkları zaman hem kendilerini hem de etraflarını gererler. Ama canları ipin ucunu bırakmak isteyince de, inanılmaz bir şekilde Yay’arlar!

YAY rahatına, keyfine, zevkine, lüksüne ya da en azından önem verdiği şeylerin en iyisini almaya ve kendini her daim karnı tok sırtı pek tutmaya pek düşkündür.

Parayı bir türlü sevemediğini iddia eden Yay’lar vardır. Ama sonuçta hepsi bolluğu severler. Eğer Jüpiterleri ve Venüsleri olumlu açılar aldıysa, bolluğu paylaşmayı da severler. Elleri ve evleri genelde herkese açıktır. Ancak haritada Jüpiter ve Venüs’ün olumsuz açılar alması halinde maddi olanakları varken aşırı müsrif, yokken de aşırı teklifsiz ve talepkar olabilirler.

Alma meraklısıdırlar! Takdir alırlar, tepki alırlar, teklif alırlar, sevgi alırlar… Her daim güçlü ve duruma hakim görünmeye çalışırlar. Ama gözleri "beni öp, sev, doyur, uyut" diyen köpek yavruları gibi bakar. Beni rahat bırakın filan diye tantana etseler de, "istemem yan cebime koy" cazibesi, Yay’ın kitabını yazdığı bir konudur!

Hayata bir anlam yüklemeden, yaşıyor olmaya anlam yüklemeleri oldukça zordur. Mümkünse onurlu bir mücadeleye adanmış olarak yaşamayı arzu eder ve bunu da başarıyla reklam ederler. İnançları konusunda tutkulu ve gururludurlar! İnsan hakları, memleket meseleleri, hatta Merkür uzay sahasının haberleşme uyduları ile kirletilmesi gibi evrensel davalar, onların sahnede bir yıldız gibi parladıkları alanlardır.

Bilmem söylememe gerek var mı ama okumayı ve araştırmayı çok severler. Çok acayip bir zenginlik arzeden, geniş bir çevreleri ve herkesi hayrete düşürebilecek kadar geniş bir bilgi aralıkları vardır. Bu yüzden de girdikleri topluluklarda, ilgi, hayranlık, tepki hatta aşırı tepki uyandırmaları kolaydır.

Yay ve Kariyer
Yay'lar, yaptıkları her şeyi iyi yapmak isterler! Genelde bulundukları alanlarda liderliğe oynar ve rekabetçi davranmaktan çekinmezler. Yenilikçi ve cüretkar tavırları, bu arzularını yerine getirmelerini kolaylaştırır. Ama fazla yüksek olan risk iştahları, tam zirve yapmışken tepe taklak gitmelerine de yol açabilir.

Kitleler ile aşk yaşamayı seven bir burç olarak, sahne sanatlarında çok başarılı olurlar. Frank Sinatra, Bette Midler, Tina Turner, Jimmi Hendrix, Chuck Mangione, Dionne Warwick, Christina Aguilera, Tom Waits, Keith Richards gibi, canlı performans canavarları Yay’ın eşsiz enerjisini inkar etmeyen örneklerdir.

Beyaz perdenin önü de, arkası da Yay için caziptir; Woody Allen, Steven Spielberg, Walt Disney, Brad Pitt, Bruce Lee, Jeff Bridges, Kim Basinger, Ben Stiller, Jane Fonda, Kiefer Sutherland bu isimlerden bazılarıdır.

İktidarla tutkulu bir ilişkileri vardır demiştim değil mi? Winston Churchill, Charles De Gaulle, Joseph Stalin, Leonid Brejnev, Augusto Pinochet, bu konuda çarpıcı birer örnektir.

Kitlenin nabzını tutmayı bildikleri için, macera ve espri anlayışından nasibini almış olan ve çok satan kitaplar yazarlar; Mark Twain, Jane Austen, C. S. Lewis, Arthur Clarke, Jonathan Swift, örnek olarak verilebilir.

Yaşadıkları çağın ruhunu temsil eden eserler verirler. Michael Bowen, Alex Grey gibi 70’lerin dahi görsel tasarımcıları, bir dönemin Fransız bohem hayatını en iyi resmetmiş olan Touluse Lautrec, Kandinsky ve Klee gibi figüratif olmayan yenilikçi akımların öncüleri Yay’dır. Beethoven da, bulunduğu çağın felsefesini müzik anlayışına yansıtmış bir bestecidir.

Düşünceleriyle kitleleri etkilemek de tam Yay’a göre bir iştir! Kendi yolunu bir külte çeviren ve geniş kitleleri yazdıklarıyla hala etkilemeye devam eden Osho, Marksizmin temellerini atmış eserleri yazan Engels, tıp bilimine yönelik araştırmaları kadar aydınlanmacı felsefeye katkılarıyla da bilinen Erasmus Darwin, mistik felsefenin sıra dışı isimlerinden William Blake, en bilinen kahinlerden biri olan Nostradamus, filantropist Paul Getty, zamanın ruhunu en iyi yansıtan filozoflardan Noam Chomsky, felsefeyi gündelik dile döken Alain de Botton, birer Yay’dır.

Uç noktaları deneyimleme arzuları yüzünden bohem bir hayata yatkın olabilirler. Ama güçlü bir Satürn’ü ve Mars’ı olan Yay haritalarından, çok hırslı yöneticiler, ya da çok başarılı sporcular çıkar. Ünlü tenisçi Monica Seles bir YAY’dır. Beyzbol ikonu Johnny Di Maggio da öyle. Boks, koşu, golf gibi birçok sporda YAY ünlülerine rastlamak mümkündür.

Riski sevmeleri ve ileriyi görmeleri nedeniyle, bilgisayar ve oyun teknolojileri, otomotiv sanayi ve basın alanında birçok yönetici Yay burcundandır.

Araştırmacılar, kaşifler, arkeologlar arasında da ön plana çıkan birçok Yay burcu üyesi bulunur. Suça yatkın bir burç olarak görülmese de, abartma ve sınır tanımama eğilimleri onların kötü ünlüler arasında da yerlerini almalarını sağlamıştır. İlginç olan, Lucky (Şanslı) Luciano ve Escobar gibi uyuşturucu mafyası liderleri dışında kalan isimlerin kitlesel ölümlere ya da seri katliamlara yatkın olmalarıdır!

Yay ve Sağlık
Vücutta kalçalar ve bacakları temsil eden Yay’ın genelde fiziksel hareketler, spor faaliyetleri ve yolculuklarda yaşanan kazalara ve yaralanmalara yatkın olduğu söylenir.

Ancak zevki ve sefayı abartmaktan ileri gelen bütün hastalıklara da açıktır. Güneş ve Jüpiter’in olumsuz etkiler alması halinde kilo sorunları, karaciğer yağlanması, kolesterol, metabolizma düzensizlikleri gibi eğilimler gösterirler.

Özellikle de aktif sporu bırakmaları veya hareketsiz kalmaları, ve elbette dayanıklılıklarını tüm dünyaya kanıtlamak istercesine alkolü su yerine tüketmeleri halinde böyle sorunlara daha yatkın olurlar.

Yay’ın Yolu
Yay’ın çok geniş bir alana yayılan ve birbirinden çok farklı bilgi parçacıklarını, algı, çözümleme, sentezleme ve yorumlama aracılığı ile işe yarar hale getirmek gibi bir becerisi vardır.

Yaptıkları her şey, onların yaşadıkları hayata ilişkin değerlendirmelerinden izler taşır. Derinleştirmeyi ve geliştirmeyi sevdikleri için, zamanın ruhunu kavramanın ve yansıtmanın yanı sıra, fark yaratmayı ve insanlığın hayallerini alışılanın ötesine taşımayı da becerirler.

Jüpiter’in evladı olmanın getirdiği rahatlık ve genişlik duygusu, onlara "denemekten korkmamak" özgürlüğünü sağlar. Ancak her şeyi kapsamaya çalışırken darmadağın olmak, neyin gerekli öncelikli neyin tali olduğunu seçememek ve ortaya somut ve yararlı bir ürün koyamamak gibi sorunlar da yaşarlar.

Başarısızlıktan nefret ettikleri için, sonuçsuz girişimlerini, son verilemeyen takıntılara dönüştürmeleri ve inatçı tutumlarıyla kendilerini dibi görünmeyen denizlerde dolanmaya mahkum etmeleri, oldukça iyi bilinen bir Yay klişesidir.

Yay’ın odaklanma özelliğini işe yarar hale getirmesi için, öncelikle uygun hedeflere yönelmeyi bilmesi gerekir!

Bir işe sadece neden ve nasıl yapacağı sorularına cevap bulabiliyorsa girmesi, sonradan vazgeçmekte çok zorlandığı için, başlangıç aşamasındaki kararlarını verirken ince eleyip sık dokuması ve mümkünse konuya mesafe almayı bilen birilerine danışması yerinde olur. Ama bütün bunlardan da önemli olan, Yay’ın imanını sağlamlaştırmasıdır!

Başkalarına ya da kendimize her daim güvenmek, neredeyse imkansızdır. İnsan eksik ve hataya yatkın bir varlıktır. Bunu bildiği için güven duygusundan yoksun olmak, bir çok burcun başına gelir ve her burç ya da her harita sahibi, bu duruma ilişkin farklı savunma sitemleri geliştirir.

Yay’ın yöntemi, eksiği yok sayacak kadar saplantılı bir biçimde ısrarcı olmak ya da ulaştığı hedeflerle eksiklik veya değişimlerden zarar görmeyecek kadar gevşek bağlar kurmaktır.
Oysa güvensizliğin getirdiği direkt zarar ziyandan ve dolaylı kayıplardan korunmanın tek yolu, merkeze güvenmektir.

Kaygıyı sağlıklı bir temkine, anlamsız bir ısrarı bilinçli bir sabra, kaynak zayiatını verimli tüketime dönüştürmek için, hiçbir şeye sahip olmadığımızı, ama kendimizden çok daha büyük bir özneye ait olduğumuzu fark etmek gerekir. O zaman senaryoyu yazmaktan vazgeçer, sadece bize verilen kaynakları kullanarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya odaklanırız.

Yay'ın da yapması gereken tamamen budur! Böylece, kendi çöplüğünün hakimi ya da beceriksiz tanrısı olmakla vakit kaybetmez. Yaratan’ın sadık hizmetkarı ve vesilesi olup meşaleyi geleceğe taşıyacak kuşakların yolunu aydınlatabilir.

Kaynak: junoastrology.com


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER