Pudra.com 27.12.2013

Reflü ile reflü hastalığı aynı şey değil

Reflü sağlıklı insanlarda da ortaya çıkabiliyor. Peki hastalığı nedir? Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, reflü ve tedavisi için gerekenleri anlatıyor.

İZLE: REFLÜ TEDAVİSİ👇 
Reflü ile reflü hastalığının aynı anlama gelmediğini söyleyen Bayındır Hastanesi Gastroenteroloji ve Hepatoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Kemal Gürbüz, reflünün az bilinen yönleriyle tedavisi konusunda şu bilgileri veriyor:

Reflü ile reflü hastalığı aynı şey değil
 

Reflü ile reflü hastalığı aynı anlama mı geliyor?


Hayır. Her ikisi de birbirlerini çağrıştırmakla beraber farklı durumları ifade ediyorlar. Gastroözefajial reflü, sağlıklı insanlarda mide içi muhtevanın efor harcamaksızın çeşitli defalar yemek borusu içine geri gelmesi demektir ve esasen fizyolojik bir durumdur. Yani bir hastalığı ifade etmez. Bu durumda hem bireyin şikayeti yoktur hem de yemek borusu iç duvarında endoskopik olarak gözle görülür bir hasar yoktur.

Oysa Gastroözefajial Reflü Hastalığında (GÖRH) yemek borusu içine kaçan mide muhtevası gerek mikroskobik ve gerekse endoskopik düzeyde hasar oluşturur. İlaveten hastanın reflüden kaynaklanan şikayetleri ortaya çıkar. Bu şikayetlerin en tipik olanları ise göğüste yanma ve mide asidinin yemek borusuna gırtlağa erişebilecek derecede geri kaçmasıdır. Hastalar bu hususu boğazlarına yakıcı acı bir su geldiği şeklinde ifade ederler.

Endoskopi reflü hastalığını ortaya çıkarır mı?


Her zaman değil. Bazı reflü hastalarında endoskopik görünüm normal olabilir. Reflü hastalığında şüphe kuvvetli ise böyle bir durumda yemek borusu iç duvarını döşeyen dokudan biyopsiler alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır. Endoskopik incelemesi normal bulunan ve biyopsi alınmadan hakkında karar verilen vakalarda maalesef reflü hastalığı tanısı gözden kaçmakta ve böylece hastalar ihtiyaç duydukları tedavi seçeneklerinden mahrum kalabiliyorlar.
 

Klasik reflü hastalığı göğüste yanma ve asit geri gelmesi şeklindeki belirtileri dışında başka hangi şikayetlere yol açabiliyor?


Yutma güçlüğü reflü hastalığının yaratabileceği diğer şikayetlerden biridir ve vakaların yüzde 30’unda karşılaşılır. Bu daha ziyade katı gıdaların yutulması ile ilişkilidir ve yavaş yavaş gelişir. Reflü hastalarının bazılarında ağızlarının aniden hafif ekşi ve tuzlu bir sıvı ile dolması şikayeti mevcuttur. Ağrılı yutma, hıçkırık, geğirme, bulantı ve kusma gibi şikayetler de yine reflü hastalığı olan vakalarda yaşanabiliyor.

SESSİZ REFLÜ DE OLABİLİR
 

Reflü hastalığının astıma, müzmin öksürük gibi rahatsızlıklar arasında bir ilişki var mıdır?


Evet. Reflü hastalığı sadece yemek borusu problemleri yaratmakla kalmaz. Kalp kökenli olmayan göğüs ağrısı, astım, posterior larenjit, kronik öksürük, tekrarlayan zatürre ve bazen diş çürükleri ile seyredebilir. Sindirim sistemine ait olmayan bu bulguları yaşayan reflü hastalarının bir kısmında klasik reflü şikayetleri olmakla beraber, çok büyük bir kısmında sessiz reflü hastalığı mevcuttur. Dolayısıyla kronik öksürük, göğüs ağrısı, astım ve düzelmeyen larenjit problemleri olan hastalarda sebebin sessiz reflü hastalığı olabileceği akılda tutulmalı ve hastalar bu açıdan incelenmelidir.

Şayet astım erişkin yaşlarda başlamışsa, astım açsından bir alerjen tespit edilememişse ya da astım bronş genişletici veya kortizon tipinde ilaçlara yanıt vermiyorsa, astım sebebi olarak reflü hastalığı araştırılmalıdır. Reflü hastalığı kulak, burun ve boğaz gibi diğer organlarda da bazı rahatsızlıklara yol açar. Reflü larenjit bu rahatsızlıklardan en sık rastlananı olup seste boğuklaşma, boğazda yumru hissi, sık boğaz temizleme ihtiyacı ve tekrarlayan boğaz ağrısı ile kendini belli eder. Reflü hastalığı kronik öksürüğün sinüzit ve astımdan sonra gelen üçüncü sıklıktaki nedenidir.

Reflü hastalığı kalıtsal bir özellik gösterir mi?


Yapılan çalışmalarda reflü hastalığı olan bireylerin ikizlerinde yüzde 30-35 sıklıkla reflü hastalığı belirtileri ortaya çıktığı rapor edilmiş durumda. Ayrıca çocukluk çağında şiddetli formda görülen reflü hastalığının 13. kromozomdaki bir anormallikle ilişkisi olduğu da iddia edilmiş durumda. Dolayısıyla bu hastalığın genetik bir zemini de olabileceği akla yatkın görünüyor.
 

Son yıllarda reflü hastalarının sayısında bir artış gözleniyor mu?


Son 30 yıl içinde Batı toplumlarında reflü hastalığı ve bunun sonucunda yemek borusu kanserlerinin giderek arttığı, bunun tersine ülser hastalığının ise giderek azaldığı saptanmış durumda. Son 20 yılda giderek artan biçimde ülserin ana nedenlerinden olan helikobakter isimli bir bakteri, ülserli hastaların esdoskopileri esnasında tespit edildiğinde bu bakteriye karşıda tedavi uygulanıyor.

Dolayısıyla Batı toplumlarında son 20 yıldır helikobakter mevcut olan hasta sayısında ciddi azalma ortaya çıktı. Helikobakter tedavisinin sık kullanımı sayesinde toplumda ülser hastalığının tekrarlanması giderek azalırken, reflü hastalığı ve neticesinde gelişen yemek borusu kanseri sıklığı ise maalesef artmış görülüyor. Yine Batı toplumlarında reflü hastalığı sıklığının son yıllarda önemli oranda artmış olmasının bir diğer nedeninin toplumda yaygınlaşan obezite sorunu olduğu da unutulmamalıdır.
 

Reflü hastalığı yemek borusu kanserine neden olabilir mi?


Gastroözefajial reflü hastalığı bulunan bazı kişilerde yemek borusu alt ucunda zaman içerisinde doku değişikliği ortaya çıkabiliyor. Bu durum Barrett’s özefagusu olarak isimlendirilir. Barrett’s özefagusu sıklığı gastroskopi (mide endoskopisi) esnasında endoskopist tarafından tanınır ve teyidi amacı ile bu bölgeden biyopsiler alınarak patolojik inceleme için gönderilir. Reflü şikayetleri ile gastroenteroloğa giderek endoskopi yapılan vakaların yüzde 6-12’sinde Barrett’s özefagusu saptanıyor.

Önemli olan nokta Barrett’s gelişmiş hastalarda yemek borusu kanseri riskinde önemli artış oluşmasıdır. Klasik Barretts’s gelişmiş olan reflü hastalarında yemek borusu kanseri gelişme riski sağlıklı bireylerdeki riskin 30-125 katı seviyesindedir. Son 20 yılda reflü hastalığı nedeniyle ortaya çıkan yemek borusu kanseri sıklığı 5 kat artış göstermiş olup bu artış diğer tüm organ kanserlerindeki artıştan daha yüksektir. Bu nedenler reflü hastalarında artmış kanser riskinin olup olmadığını ortaya koymak amacı ile reflü vakaları endoskopik olarak incelenmeli, gerekli görülenlerde mutlaka biyopsiler alınarak patolojik inceleme yapılmalıdır.


POPÜLER GALERİLER
gelinlik modelleri pudra
mac mbfwi pioneering designersi 10
lenzing ecovero mehtap elaidi mbfwi 01
korean beauty kore guzellik sirlari
new york fashion week 26
paris fashion week pudra 12
mac mbfwi pioneering designersi 10
oleg cassini collection 2117 2
EN YENİLER